Kemal'in Dünyası
  Atkesen
 

 

Mount & Blade (At ve Kılıç) dünyaca meşhur ve Türk yapımı bir oyun. TÜBİTAK'ın da katkılarıyla yapılan Mount & Blade, PC Gamer tarafından tüm zamanların en iyi 100 oyunu listesine 91. sıradan girmeyi başarmıştır.

 

 
Ben birkaç yıl önce bu oyunun Ateş ve Kılıç versiyonunun giriş bölümünü oynamış ve beğenmeyip daha başında bırakmıştım. (Hani şu üç silahşörler gibi giyinen tipler İle, namludan doldurmalı tabanca ve kılıç ile kapı açma, at bulma görevleri falan olan. ) Nereden buldum da oynadım, hiç hatırlamıyorum. Demo falandı galiba. Belki de bilgisayar yada oyun dergilerden birinin verdiği DVD disklerinin içindeydi. Zaten beğenmeyip bırakmıştım. Keşke önce Warband ile karşılaşsaymışım. Eski çağların bilinmeyen zamanlarda, herkesin kendini ait hissedeceği bir taraf bulmak çok daha kolay oluyor.

 

Şu anda iki üç gündür "Mount & Blade Warband 1.158" versiyonunda standart mod olan "Native" modunda oynuyorum.
Onlarca değişik modları arasından da ilk ulaşabildiğim "Ottoman Scenario" ve "Gekokujo" modunu da indirip mod klasörlerini Oyunun "Modules" klasörünün içine koydum. Böylelikle şimdilik üç tane farklı oyun modum olmuş oldu.
Oyunun bir de bu yönü var. Bir mod da bütün haritayı ele geçirip, herkesi ezerek bir şekilde hakimiyetinizi kabul ettirmiş olsanız ve artık sıkılmaya başlasanız bile (hilesiz bunu yapabilmek için çok ama çok kasmanız, saatlerce ve günlerce oynamanız lazım sanırım) başka bir moda geçip; Mesela Japonya da bir Samuray olarak, Osmanlı da Yeniçerilere kumandanlık edip balkanları falan feth ederek, Selçuklu modlarında Bizanslılarla çarpışarak,... 

 

Dünyaya açılırsak; Viking olup İskandinavya topraklarında maceralara atılarak, hatta Uzaylı yada Zombi ırklarına karşı savaşıp, Yüzüklerin Efendisi (Youtube da "Uruk Hai" modunun videolarını falan gördüm) modlarından birinde Orta Dünyada kendimize bir taraf modu seçip diğer taraflara karşı savaşarak oyuna yeniden başka bir hikaye ile ve çoğu kez şekli değiştirilen yep yeni haritalar ile tekrardan başlayabiliyoruz. Star Ward modu,ışın kılıçları ve Dart Vader ile harika çekici görünüyor. Games of Thrones versiyonu modunu bile hemen yapmışlar.

 

Eğer başka bir oyunda hile açıp bu kadar güce erişe bilseydim oyunu birkaç saatte rahat rahat bitirirdim. Oyunda hileyi açma seçeneği var. Fakat buna rağmen haydut, çapulcu, yağmacı sürüleri bir yana lord ve kralların orduları öyle güçlüler ki, kes kes bitmiyorlar.

 

Hileli oynamanın dibine vurmak için ilk önce karakterinizi ihraç edip, sonra Belgelerim klasörüne kurulmuş olan Mount & Blade Warband (oyun kayıtları, karakterler gibi diğer şeyler için Belgelerim klasörüne de iki klasör açıyor) klasörünün içindeki "Characters" dosyasının içindeki ihraç etmiş olduğunuz olduğunuz karakterinizin belgesini açıyoruz (Not Defteriyle açılıyor) oradan bütün değerleri ve paramızın değerlerini mümkün olan en yüksek değerlere getiriyoruz ve oyuna girip bu sefer karakter ithal et diyoruz ve birden oyunda milyoner bir Supermene dönüşüyoruz.

Bütün bu süper güçlere rağmen tek başıma Rodok Kralının 250 mızraklı ve arbaletçi okçulardan oluşan özel ordusuna daldım. Bazı oyunlarda karakterler engellenmeden oynayabilsinler diye birbirlerinin içine giriyorlar. Bu oyunda bu yok ve darbe aldığınız zaman da vuramıyorsunuz. Bu yüzden 250 kişinin arasına dalınca hepsini kesmek tahmin ettiğimden daha uzun sürdü. Sıkıştığınız için çıkamıyorsunuz ve sürekli darbe aldığınız için seri de kesemiyorsunuz. Bir şekilde kese kese çıkmak zorundasınız. Tabi bunu oyunu bilmediğim için deneme amacıyla yapmıştım, "kaydetmeden çıkma hakkım olsun" seçeneğini seçtiğim için de kaydetmeden çıkarak sadece kendim bir tecrübe kazanmış oldum, oyunda böyle bir hadise hiç olmamış oldu.
Oyun ayarlarından "hileyi aç" kutucuğunu işaretleyerek; 
Ctrl+fare sol tuşu ile haritada istediğimiz yere ışınlanabiliyoruz, 
Ctrl+H ye bastıkça sağlığımız fulleniyor, 
Ctrl+shift+H ye bastıkça da atımızın sağlığı fulleniyor.
Ctrl+F4 e basarak düşmanı bayıltabiliyoruz.(Aslında ağır darbe vurmuş oluyoruz. Eğer çok güçlülerse bir seferde öldüremeyebiliyoruz) 
Ctrl+Alt+shift+F4 e basarak da karşımızdaki bütün düşmanları bayıltabiliyoruz.(Eğer sayıları çoksa, sayılarının çokluğuna göre birkaç seferde bayıltabiliyoruz)
Ctrl+Alt+shift+F4 e basarak da tüm düşmanlarımızın atlarını öldürebiliyoruz.
Falan, falan bir sürü hile kısa yolları mevcut.

 

Oyun tek kişilik bir oyunken bile Hanlarda bulacağımız sanal arkadaşlarımızı güçlensinler de bize yardım edebilsinler diye kastığımız için, sanki online oynuyormuş havası verdiğinden ayrıca başarılı. Üstelik bu sanal arkadaşların farklı farklı kişilikleri, hevesli, argın, sıkkın, bitkin gibi değişebilen duygusal özellikleri falan var. Bundan bir cacık olmaz deyip sizi bırakıp gidebiliyorlar mesela. Fakat sonra kürkçü dükkanı misali dönüyorlar. Birbirleri ile de geçinemiyorlar. Bazıları bazılarına karşı ya saygısız, ya ön yargılı, yada mesleki hassasiyetlerinden dolayı falan geçinemiyorlar. Geçinemeyince de mutsuz oluyor ve işi bırakıp gidiyorlar. Elemanlarınızın "hevesli" halde kalmalarını sağlayabilmek için hepsinin kişiliklerini ve ilişkilerini çözüp, ona göre bir strateji uygulamak zorundasınız. Bu yönüyle oyunda bir tür patronluk ve yöneticilik potansiyelinizi de geliştiriyorsunuz. Örneğin Borcha ilk fark ettiğim huzursuzluk sebebi kişiydi. Kadınlara pis pis bakarak rahatsız eden maganda tipli pis bir herif. Lezalit bile sanırım sırf bu yüzden onun elçi olarak gitmesini uygun bulmamakta haklı. Krallığını ilan edip, tüm haritayı ele geçirmenin zorluğu yetmezmiş gibi bir de bu elemanlarınız ile uğraşıyorsunuz. Daha oyunun başında olduğum için, birkaç günde doğru karar veremeye bileceğimi farz ederek şimdilik izleyip araştırıyorum bakalım.

 

Alayen'i daha almadım bile. Şerefsiz puşt! Soyluymuş da, adamlarım ona fazla yaklaşmasın, saygı göstersinler miş. Lan! ben "hile" açmışım, hilenin de dibine vurmuşum, başlarım senin soyuna sopuna. Adamların hepsini göreve gönderip tek başıma önce Rodok kralının iki lorduna ve ordusuna, sonrada Rodok kralının kendisine ve ordusuna dalıp hepsini kesip biçtim. İlkinden sonra hepsi; "Senin hilelerin bana sökmez, öncekini hile ile yendin" dedi ama, yine de hepsini yendim. Ama var ya!, sanal-manal ama, yine de hile yaptığımı biliyor şerefsizler.

 

 
Fakat daha oyunun başında herkese atarlanmayayım deyip, kaydetmeden çıktığım için böyle bir olay hiç olmamış oldu. Bir de Krala savaş açınca şehre ancak kılık değiştirerek girebiliyordum. Şehre elimde sopa, dilenci kılığında girip, Lonca başkanının yanına gittim; "İyi Günler Atkesen" deyip tanıdı ya beni!. Benimle alay mı ediyorsunuz lan!. Tanıyorsunuz da madem ne diye şehirde bitli dilenci kılığında, sözüm ona gizli gizli dolaştırıyorsunuz beni?

 

 
Yakında kim kimdir, nedir ne değildir herhalde anlarım. Ama bu Borcha bir daha pislik yapsın, donuna kadar alıp çırılçıplak atacağım şerefsizi. Kamp ateşinin karşısından kızlara pis pis bakıp rahatsız etmeyi göstereceğim ben ona. Kızlar şikayete geldi. 
Multi Player bir serverden hiç oynamadığım için bir şey diyemeyeceğim fakat Youtube da Multi Player oynanış videoları da mevcut.


Bu kadar mı peki? Hayır değil işte, oyun bu kadarla da bitmiyor. İndirip kurduğun Modları beğenmedin mi. O zaman oyun; Kendin yap da biz de görelim diyor. Oyuna mod yapmak için gerekli olan programların hemen hepsi açık ve ulaşılabilir araç ve programlar. Tek lazım olan renk, ışık, resim, kompozisyon bilgisi (yani iyi bir Photo Shop operatörü olmak), biraz da sanat ve yaratıcılık yeteneği ile, 3D modelleme yapabilecek beceriye ve gerekli programları (Wings 3D gibi) kullanabilecek teknik bilgiye ve oyun yapabilecek teknik bilgiye sahip olmak. Senaryo, hikaye kısımlarına falan hiç girmiyorum bile.


Oyun gayet ustaca ve cesur bir yaklaşım tercih ettiği için bu yönü ile de takdiri hak ediyor. Hem yetenekli amatörler ve yarı profesyonellere kendilerini ispat edebilmek için bir zemin sunmuş olurken, hem de çok bilmiş ukalalara hodri meydan diyerek haddini bildiriyor. Oyunun kendi modundan daha iyi ve orijinal bir mod yapabileni sanıldığı kadar çok değil, ben daha henüz göremedim. Görüp izlediklerim güzel, ama hep amatör işler.

 


Bu arada oluşturduğum karakterin adını "Atkesen" koydum. Oyunu oynayanlar nedenini bilip gülümseyeceklerdir. Oyunda benden başka at kesen yok gibi. Allah sizi inandırsın çatır çatır at kesiyorum. Hatta bir keresinde savaşta 100 yaşındaki kadını Katrin'i okla yanlışlıkla vurdum da, oracıkta bayılıverdi. Oyunda ismi olan karakterlere ölmek yok, sadece bayılıyorlar. (Yoksa yüzyıl yaşadıktan sonra bir kaza kurşununa gidecekti Katrin hanım) Zaten argın argın duruyordu geçen baktım da ruh hali sıkkın gözüküyordu (Beni de kendi gurup liderim okla vurup bayıltsa, benim de canım sıkılırdı). Handa kavgacı sarhoşa bile ok çektim de, hancı beni tanıyor tabi, ateş etmeme izin vermedi. Millet handa nasıl kaçışıyor bir görecektiniz.

 
Oyuna saygı duyduğum ve beğendiğim için burada paylaşma ihtiyacı duydum.
O kadar beğenip saygı duydum ki, ilk fırsatta orijinal kutulu diskini bulup satın alacağım. Mount&Blade Warband'ın kutulusu piyasada tükenmiş henüz daha bulamadım.


Sadece dijital bir kopyası bana yeter kutu falan istemez diyorsanız son baktığımda 2.sayfadaydı. Fakat sadece Aktivasyon kodunu satıyor!!! Anladığımda iş işten çoktan geçmişti. Ateş ve Kılıc'ın aktivasyon kodunu Avea hattımdan SMS ile 11.39 TL ye satın almış oldum. İndirmeyi Steam üzerinden yaptırtıyor. İndirmek için ise önce steam'a üye olup daha sonra bilgisayarınıza steam yüklüyor, oradan oyun ekle seçeneğinden aktivasyon kodunu yazarak oyunu indiriyorsunuz.

Fakat bu kahrolası Steam indiremiyorum!
 
Şuanda ne idüğü belirsiz bir yerden oyunu indiriyorum. İndirdiğim yerde ise bir sürü güncel aktivasyon kodu bedavaya var
 
Beğendiğim için orijinalini almak istemiştim. Ben bu oyunu 15-25 bilemedin en fazla 30 TL ye kutulu ve orijinal olarak da bulabilir, yıllarca kullanabilirdim. 

Taşınabilir harddisk'im yere düşüp bozulduğunda bütün arşivimi kaybettiğimden beri geçici digital kopyalara güvenmiyorum.

Steam'a üyeliğimi yaptım fakat bir türlü indirmek daha nasip olamadı. Hatlar mı dolu ne?

Alacaksın mis gibi kutulusunu yıllarca duracak orada. İstediğin zaman yükle kur. Kapitalizmin ağzına s*çayım, talep olan malı bile bulamıyoruz iyimi?

Böyle paranla rezil ederler adamı işte, oradan oraya. Devlet dairesi sanki. Direkt Steam dan satın alsam kaça gelecekti acaba ona da bakmadım. Onuda indiremiyorum zaten öffff!!!. 

Daha 1.5 MB lık Steam'ın kendi Exe sini indiremiyorum. 4GB oyunu nasıl indirecek ki bu bana? Pişman oldum. 

Keşke bekleseydim elbet bir gün kutulusu elime geçerdi. Zaten Ateş ve Kılıç istemiyordum. Artık onun kutulusunu hayatta almam. Koleksiyon olarak birkaç oyun birlikte arada bulur da alırsam belki araya kaynar.

Bu arada tam 2 saat geçmiş ve illegal indiren linkten yavaş mod da 4 saatte indirilecek oyunun yarısı inmiş. 2 saat sonra Steamın da ağzına s*çayım.

Erken oldu... illegal indirme "Bilinmeyen Bağlantı Hatası" deyip, 3 sat sonunda kesildi.

Steam hala inmiyor. Onu bile illegal olarak başka yerden bulup indirdim, ama boşunaymış. Şimdi de update edemiyor. Yani Steam ile bağlantı kuramıyorum.

Sizin anlayacağınız TTNet PlayStore dan 11.39 TL mi alıp bana bir aktivasyon kodu, bir de Steam sitesinin adresini gönderdiler. Hadi canım git oradan indir dediler. Orası da çalışmıyor. Oyunu illegal olarak indirebilsem bile setup dan aktivasyon ile kurabileceğim ama, onu da nereden indirmeye kalksam ESED; Yok! solucan sokacak, yok! trojen girecek. Öcük! var, böcük! var diyerek alarm verip engelleyip duruyor.

Şimdi sinirimden lanet üstüne lanet edip duruyorum ve sizin gibilerin malını korsan yemek helaldir diyorum. Sizin hakkınızdan ancak korsanlık ile gelinir. Çünkü size insanlık yaramıyor.

İşte bu yüzden filmi de, oyunu da, müziği de orjinal alacaksam kutulu ambalajında almak istiyorum.

Lanet olsun ya!

Derken bir de baktım benim illegal indirdiğim Steam kendini update etmiş de bana adımı şifremi soruyor. Ama nasıl sevindim bir görseniz

Hemen kayıt adımı ve şifremi girdim açılıverdi. Mail adresimi de onaylattı kurulumunu bitirdi.

Hemen oyun ekle kısmından "Yeni bir ürün etkinleştir" bölümünü seçip Aktivasyon kodumu yazdım. Ondan sonra ne demek istediğini anlayamadığım için biraz bocaladım. Artık oyuna sahipsiniz oynayın diyor. Lan! elimde sadece aktivasyon kodu var, ne oyunu? Meğer oyna butonuna tıklayınca oyunu indirmeye başlıyormuş. Hem de istersen bilgisayarı kapat- aç, indirme kaldığı yerden devam eder, sen merak etme abi falan diyor.

Şerefsiz seni! Bütün gün nerelerdeydin? Boşu boşuna sinir ettin beni

Tam saat tutmadım. Yalan olmasın ama, oyunu indirmesi yarım saat bile sürmedi.

Bütün bu yazdıklarımı böyle bırakayım da, başkasının başına aynısı gelince benim kadar sinir olmasınlar.

Bu olay; yani Play Store'dan ilk defa internet üzerinden oyun satın almam ve Steam ile ilk tanışmam 21.08.2014 tarihinde olmuştu.

Şu anda tarih 09.03.2016 ve Steam sitesi ile herhangi bir problemim yok, fakat bilgisayarıma kurduğum Steam, Windows 7 kurulu bilgisayarımdan bağlantı kuramıyor ve ne yaptıysam çalışmıyor. Onun yüzünden dosyanın birinin ismine Old kelimesi ekleyip uyumluluk sorunu b*kuna bile bulaştım, sorun onunla da ilgili değil. İşletim sistemim ile ilgiliymiş gibi görünüyor. İnternetten yasal olsun, güvenli olsun diye oyun almak artık benim için bitmiştir. Aldığım oyunlar orada duruyor, fakat ben bilgisayarımdan oynayamıyorum. Sanki oyunun kutulusunu alsın diye arkadaşıma para vermişim, o da almış evine koymuş oyunun burada diyor. Fakat ya benim evin kapısı yada onun ki (bilgisayarıma kurduğum Steam kimin kapısı sayılır ondan emin olamadım) kapalı oyunu alıp oynayamıyorum. Kim kızmaz şimdi.? Origin'de hiç bir sorun yok, fakat onda da Türkçe desteği yok!. Bu Steam niye bana kıllık yapıyor anlamıyorum?

[ ...Mount & Blade / Ateş ve Kılıç tek kişilik oyunu ile ilgili ilk izlenimlerim Warband'ın yüksek çözünürlükte bir modu gibi bir şey olduğu yönünde. Ateş ve Kılıç'ı hiç okumadığım için de zaten bana bir şey ifade etmiyor. Üstelik haritası daha büyük ve çözünürlüğü yüksek görünse de Warband'ın hissettirdiği o güzelliği veremiyor. Harita zemini o kadar itici ki, eğer biraz bulanık yapsalarmış daha bile iyi görünebilirmiş diyesim geldi. Hiç beğenmedim. Öylece kalsın, belki ilerde oynarım. Zaten beğenenler de Ateş ve Kılıç'ın tek kişilik (singleplayer) oynanışını değil, çok oyunculu (multiplayer) oynanışını beğeniyorlar. ...]


Sevdiğiniz bir MOD (senaryo) varsa, içinde çalışması için yazıldığı doğru Mount&Blade oyununu almayı unutmayın. Örneğin bende Warband var. Star Wars modu indirdim, fakat uyumlu olmadığı için çalışmıyor  
-----------------------------------------
Linkler:
Mount&Blade Modları (Tarihi eski bir paylaşım fakat en fazla mod ismi ve linkini barındırdığı için tercih etim) :http://forums.taleworlds.com/index.php/topic,105241.0.html

Mount&Blade Warband Mod Yapma ve Gerekli Programlar : 
http://mechulpark.wordpress.com/2012/01/15/mountblade-warband-mod-yapma-ve-gerekli-programlar-indir/
------------------------
İnternet den Mount&Blade Modları diye aratarak bir dünya iyi ve kötü moda ulaşabilirsiniz. Ama önce "Native" moduna girip standart senaryoyu bir görüp oynayın derim.
Mesela ben Ottoman Scenario modunun oyunun ve içindeki herşeyin doğal renginin içine eden tuhaf mavimsi atmosferini hiç beğenmediğim için girmem ile çıkmam bir oldu. Oyun büyük oranda harita görünümünde oynanıyor. Laciverte çalan camgöbeği renginde çim mi olur? Denizler zaten maviydi, karaları da maviye döndürmüş. Çivit mavisi mi deniyordu o renge. Yoksa iyi bir mod. Özellikle Fatihin Yayına bayılacaksınız. Hasar verme değerlerini öyle abartmışlar ki, bazen vurulan düşmanın ayakları yerden kesiliyor. Fatihin Yayı ile oynarken Native Modundan bile  daha çok zevk aldım. Fakat dediğim gibi tüm ounu kuşatan o atmoferden dolayı renkler berbat ötesi. Oysa Osmanlıda oynamayı da severim ben.
Gekokujo da ise oyunun yüklemesi fark edilir derecede yavaş. Dedim her halde Oyun yavaş yüklenince modellemeler falan acayip detaylı falan çıkacak herhalde dedim ama umduğumu da bulamadım. Katana hayranı olduğum için kılıç olarak elime Katana geçirince mutlu oldum. Fakat ondan da hayal kırıklığına uğradım. At üstünde kullanmaya pek elverişli değil. Onun yerine çift el bir Nodachi'yi hem kendim hem de yoldaşlarım için tercih ettim.

Gekokujo modu da yakın plan sahnelerde idare eder ama, o da harita görünümünde iken şehirlerin modellemesine yeteri kadar önem vermemiş olacak ki, harita renklerine uyduramadığı için şehirler emanet gibi duruyor ve rahatsız edecek derecede sırıtıyor. Fakat Warband modları arasında orijinal Native modunu saymazsak şimdiye kadar oynadığım harici modlar arasında Anno Dominiden sonra en tutarlı ve güzel ikinci mod diyebilirim ve tavsiye de ederim. Onun en gıcık özelliklerinden biri native modun karakterlerinden bazılarının cinsiyetlerini değiştirdiği halde hikayelerini değiştirmemiş olması. Babası tarafından kendisini sürekli döven hayırsız kocasından kaçıp da haydutların eline düşen talihsiz Deshavi sakallı kel bir erkek!, gel de gıcık olma!. Herif hayırsız kocam beni dövüyordu falan diyor, tam bir rezillik!. Marnid ise kadın...v.b Gerçi bir süre sonra insan umursamamaya başlıyor, fakat oyunun pek cazibesi yok. Farklı olmasının yarattığı merak çabuk sönüyor. Şahsen ben pek oynayamıyorm. Bu arada birbirine komşu irili ufaklı yakın adalardan oluşan gayet güzel hazırlanmış dağlar, tepeler ve vadilerle detaylandırılmış haritası Japon haritasına benziyor. O kadar ki; şehirlerin harita görünümündeki berbat modellemesini saymazsak, haritası Warban'ın paralı DLC'si Ateş ve Kılıç'ın o dümdüz sanki halı serili zevksiz haritasından daha kaliteli. Belli ki, tamamen özgün haritası kadar native de olmayan bütün o karakterlere ve tamamen yeni itemlerine epey emek harcanmış. Gekokujo bu yüzden takdir edilesi bir moddur, görmeyen kaybeder çok oynamayan bir şey kaybetmez deyip bitireyim.

Üçüncü indirdiğim devasa mod (senaryo) ise Anno Domini 1257 oldu. Öyle bir harita döşemişler ki Warband'ın 5-10 katı büyüklüğünde. Tüm Akdeniz havzası : Kuzey Afrika ve Avrupa, İngiltere dahil (hatta Londra Şehrine modellerken her yerden daha çok özenilmiş) Tam 4GB mod mu olur? Oyunun büyüklüğü kadar bir mod. Fakat oynamasanız bile içinde gezmesi bile yeter. Orta Doğu dan bir başladım, Kudüs, Erzincan, Ankara, İzmir, Constantinapol (İstanbul), Selanik, Filibe, Roma, Paris, Barselona, Alman şehirleri falan derken İngiliz adası şehirlerini dolaşıp Kuzey Afrikaya inip Cezayir, İskenderiye de uğradım. Şimdi aklıma gelmediği için arada uğradığım bir çok şehri yazamıyorum. Gez gez bitmedi. Eminim oynaması çok vakit alacaktır.
İyi ve kötü tarafları : 
* Haçlı savaşlarını ve 1257 tarihini konu alması modu çekici kılıyor, fakat Haçlılara daha sempatili bir duruş hissi vermesi bizim için olumsuz bir yönü.
* Modellemeler gayet başarılı. Fakat şu ana kadar incelediğim modların hiç birinde Oyunun kendi "Native" moduna yaklaşabilecek kadar bile sanatsal estetik kaygısı taşıyan bir tasarım ile karşılaşamadım.
* Modellemeler demişken; At tüccarına uğradığınızda, sanki At Kataloğundan fotoğraflara bakıyorsunuz. Atlara o kadar özenilmiş. Fakat çoğu çöp.
* Atmosfer olaylarının Warband dan daha yoğun olduğunu iddia ediliyor. Yağmur, kar,tipi, fırtına..v.b. Warband Native mod'u ilk oynamaya başladığım zamanlarda bir kaç kez yağmur yağmıştı, fakat bir daha yağmura denk gelemedim. Hatta yağmurlardan biri çöldeyken yağmıştı.
* Oyunun en büyük eksisi büyüklüğünden kaynaklanan yükleme süresi ve kasma problemi. Oyunu yüklediğim yerde 
"Sisteminiz güçlü değil ise kasma yapar. Tavsiye edilmez" diye kırmızı renkte uyarı yazısını görünce endişelendim ama, sadece yavaş yüklenmesinden başka şimdiye kadar bir problemim olmadı.

Mod Warband ile uyumlu çalışıyor. Diğer Mount&Blade oyunlarıyla çalışmaz. Warband'ın da eski sürümlerine göre yazıldığı halde bendeki Mount & Blade Warband 1.158 sürümü ile de sorunsuz çalışıyor.

Bir de dil sorunu var onun için ayrıca "tr" dil dosyası indirmeniz gerekiyor. Yoksa sadece oyun komutları falan Türkçe oluyor, fakat bütün karakterler İngilizce konuşuyor. İngilizce bilmiyorsanız oynayamazsınız. Türkçe yama dil dosyasını indirmenizi de tavsiye ederim.

İndirmek isteyen için link :
http://forums.taleworlds.com/index.php/topic,254812.0.html
Yukarıda verdiğim sayfadaki yönlendirmeleri harfiyen uygulayarak mod'u SVN olarak indirebilirsiniz. İlk olarak bir yükleme sihirbazı indireceksiniz ki hop! diye iniveriyor. Fakat ondan sonra bir saat civarında bir sürede 4GB modu indirebiliyorsunuz. Yine sayfada yazanları uygulayarak eğer sisteminiz kasma yapmazsa oyunu oynayabiliyorsunuz.

Fakat dediğim gibi indirdiğiniz oyun İngilizce
Türkçe yapmak için ise aşağıdaki sayfadan "Manuel kurulum dosyası" indirme kısmındaki seçeneklerden birinden rar dosyasını indirin ;
http://forums.taleworlds.com/index.php/topic,292448.0.html
 
Dosyayı çıkarın. Sayfada "bug" oluşmasına sebep olduğu ikazı yapıldığı için. Dosyanın içinden sadece language içindeki "tr" dosyasını alıp gerisini atın işimize yaramıyor. "tr" dosyasını da. Program Dosyalarından Mount & Blade Warband
oyununu bulup "Modules" klasörünün içindeki "dev1257" isimli modumuzun içindeki "languages" klasörünün içine kopyalıyoruz. Başında soru işareti belirmesi SVN versiyondan dolayı merak etmeyin hiç bir problem yok. 
Artık "Anno Domini 1257" isimli  Mount & Blade Warband modunu Türkçe olarak oynayabilirsiniz.


------------------------------------------------

Viking Conquest (Bu yazı daha sonra eklendi) ; Oyunu daha yeni kurdum ilk izlenimlerime gelince denize bayıldım deniz bu haliyle Mount & Blade V (5) 'e kadar idare eder, yani o kadar göz dolduruyor.

Yeni oyuna başlayacağınız zaman ilgili penceresinden ağır zırhlar için ceza verilsin seçeneğini seçipte oyuna öyle girin derim. Çünkü ağır zırhlar insanda oynama hevesini bitirecek kadar iğrenç ötesi. Oyunun soyluları bile Warband'ın Native modunun Haydutları gibi paçoz görünüyorlar. Ağır Zırh cezası kutucuğunu seçerseniz hafif giysiler avantaj elde edip ağır zırh ve silahlarla rekabet edebilme imkanı kazanıyorlar. Normal giysilerden de fena olmayıp idare eder diyebileceğiniz daha çok ve renkli seçenek var. Haritasını da tek itirazım dışında beğendim. İtirazım da oyunun atmosfer renginden dolayı harita üzerinde yürüyen karakterler renkten yoksun olduklarından kontrast oluşamadığı için belirginlikleri düşük. Harita üzerindeki kişi ve gurupları farkedebilmek için kamera görüşünü mümkün olduğunca yere yakın tutmak gerekiyor.

-------------------------------------------------

Şu anda tarih 03 Ağustos 2017 geçenlerde en sevdiğim üç modun arasına giren Warsword Conquest (May 2016)'i indirdim ve oynuyorum. Daha oyunun ellinci günündeyim fakat oyunu bildiğim için artık eskisine göre sanki dörtyüzellinci gündeymiş gibiyim. Bundan önce ise artık rutine girmiş olan Prophesy of Pendor (V3. 705) modunu oynuyordum. Bu iki moddan bir arada ve kısaca bahsetmek istiyorum. Prophesy of Pendor'un haritasına bayılacaksınız. Klasik Warband senaryosundaki Svadya setlerim, elit pala ile oynayabiliyorum. Bu modda sadece yayda sıkıntı çıktı. Çünkü Nordorlar (Elf) kuzey kaviimlerinin Cinlerden bir türü isimlendirmek için kullandıkları üç harfli bir kelime olduğu ve o kültüre ait bir isimlendirme olduğu için ve İngilizler gibi Long Bow yayalar kullanırlar! Sözde yayaları da iyidir. Bu modda da böyle yapmışlar ve Noldor yaylarının değerlerini diğer klasik Warband yaylarından daha yüksek tutmakla da kalmamışlar, diğer yayların değerlerini de düşürüp çöp yapmışlar! Fakat Noldor okları zarara +10 verdikleri için iyiler. Onlara bir lafım yok. Mecbur Noldorların elinden kendime ve tüm adamlarıma yetecek kadar yay kapmak zorunda kaldım. Noldorları kesmek büyük iş. Ben sadece yoldaşlarla oynadığım için çok zor olduğundan Noldorları hile ile bayıltıp kendime bir tane Usta İşi Noldor Composite Bow, adamlarıma da standart Noldor Composite Bow düşürüp dağıttım. Fakat bu lânet uzun yay çift el kılıçlar gibi sırta takılarak taşınabiliyor ve iğrenç görünüyor. Üstelik böyle bir yay benim gibi Warband'ı tüm yandaşlarıyla birlikte at üstünde oynayan birine göre değil. Gerçi Japonlar yumilerini at üstünde de kullanıyorlar ama, onlar o klasik teknikle bir tane ok atana kadar bizimkiler onları delik deşik ederdi. Kesinlikle at üstünde kullanmaya uygun değil. Benim Prophesy of Pendor'da başka bir sıkıntım olmadı. Haritası hârikadır mutlaka tavsiye ederim.

Gelelim daha birkaç gündür oynadığım Warsword Conquest moduna. Bir kere karşılaştırmak için öncelikle Anno Domini'yi örnek vermem gerek. Çok büyük bir haritası var. Fakat haritasının büyüklüğünden daha çok,  hârika içeriğinden dolayı maalesef benim bilgisayarıma fazla gelen ve felaket kasan bir mod. Anno Domini'yi rahatlıkla oynayabildiğim bilgisayarım ile bu modun haritasında sadece hızlı slayt gösterisi izler gibi ilerleyebiliyorum. Durum bu kadar berbat yani. Harita üzerinde görev falan yapmak işkence. Bir tane kervan götürdüm, bir daha da götürürmüyüm bilmem. Fakat bu savaşları etkilemiyor. O yüzden harita üzerinde zıplaya zıplaya ilerleyip savaşıp oynayabiliyorum.

Mod Warhammer dünyasını Warband'a taşımış. Warhammer Dünyasını bilmediğim için bana sadece kesilecek yaratıklar olarak görünseler de çeşitlilikleri hayranlık uyandırıcı. Mod'a ilk başladığımda handa ne kadar yoldaş varsa hepsini görmek için yanımaaldım. İnanmayacaksınız sayımız yetmiş kişiyi geçti. Baktım böyle olmayacak çünkü benim adamlarım tek tip üniforma giyerler fakat Cüceler, Hobbitler (buçukluklar), orklar ve diğer lânet olası fare, keçi, kertenkele kılıklılar ile diğer yaratıklar insanların giydiklerini giyemiyorlar. Bu yüzden insansı olanlar haricindeki yoldaşları guruptan çıkarmak zorunda kaldım. Böylece gurubumda sadece İnsanlar, Yüksek Elfler, Orman Elfleri, Dark Elfler ve Vampirler kaldı. Çünkü bunlar aynı seti giyebiliyorlar. Modu klasik Svadya setim ile oynayabiliyorum yani; Oyunda Büyük Sadak İnce Temrenli Oktan daha yüksek + veren iki ok daha var. Birinin adı "Arrows of the Asp" ve zarara +4 veriyor. Fakat İnce temrenli Ok gibi düz gitmeyip, Native (Doğal) senaryodaki Kergit okları gibi düşey açıyla gittikleri için atıştaki performansından memnun kalmayıp kullanmadım. Derken, oyunda daha bu hafta sonu, oyunun yüzüncü gününe doğru ilerlerken "Poison Arrows" adında ve zarara +5 veren zehirli bir ok ile daha karşılaştım. Bu ok İnce Temrenli Oklar kadar düz gidemese de, yine de düze yakın gidiyor ve zarara +5 verdiği ve ben bu oklarla iki atışta bir Troll devirebildiğim için bu modda ok seçimimi değiştirip "Büyük Sadak İnce Temrenli Ok" yerine "Büyük Sadak Poison Arrows" kullanmaya ve yandaşlarımdan bazılarına da bu oklardan dağıtmaya başladım.

Bu modun en hârika özelliği ses ve müzik dosyalarının muhteşemliği. O kadar ki yoldaşların o sinir eden kavgaları aynı zamanda sesli olarak varlar. Tıklıyorsun biri konuşuyor, tekrar tıklıyorsun diğeri ona cevap veriyor, tekrar tıklıyorsun öbürü altta kalmamak için tekrar laf sokuyor falan. Aynı anda konuştukları yazı olarak da eskisi gibi görünüyor. O savaş sahnelerinde yaratıklarrın sesleri falan çok iyi. Gecenin bir yarısı 150 kişilik bir fare ordu kaçaklarından kestim. Âllah'ım o nasıl; "vik! vik! vik!" kesilen fare sesleri! Gece gece fare kesiyoruz! Modda ellinci günümde falanınım haydutların arasında sadece iki belâ yaratıkla karşılaştım. Troller ve Gorollar bu ikisi en teklikeli olanları. Hileli olduğum halde ben baş edemiyorum Trolleri atla kaça kaça ok atarak kesiyorum. Gorollar da çok pis vuruyorlar, adamlarım bu ikisine dayanamıyor maalesef. Ben de zaten ancak hile ile karşı koyabiliyorum. Cücelerin iki türü var. Kaos'un Cüceleri orklaşmaya başlamışlar ve ağızlarında orklar gibi domuz dişleri var. Onların da bazıları belâ. Orklar kurtlara ve örümceklere biniyorlar. Oyunda manyak manyak binekler var.

Modda en can sıkıcı olan klasik Warband ırklarının isimleriniyaratık ırklarına vermeleri olmuş. Alıştığımız için çok itici duruyor. Keşke eski Warband ırklarını sadece İnsan Krallıklarına ve kavimlerine verselermiş. Olmadı hiç koymasalarmış. Benzer bir şeyi isimler konusunda da yapıyorlar. Eski yoldaş isimlerinden bazıları yaratıkalra verilmiş. Bir de ilk defa Gekokujo'da gördüğüm karakterlerin yer değiştirmesi olayı burada da var. Karakterlerin gçeçmişlerine ait hikâyeler yer değiştirmiş.Bir de en gıcık olduğum erkeklerin kadın, kadınların erkek yapılması Gekokujo da da vardı. Gekokujo da Deshavi kel bir samuray erkeği ve babam beni kötü bir adama verdi, hayırsız kocam beni dövüyordu falan diyor. Saçmalık. İlk oynamaya başladığımda bu adam oynaya oynaya Warband'dan sıkılmış anlaşılan demiştim.

Aşağıya facebook profilimde paylaştığım bir videonun altına birkaç fotoğraf ekledim. Şu aralar ekranımın ayarları bozuk ve berbat durumda olduğu için oyun içi resim alamıyorum. Sadece bunları gösterebilirim.

https://www.facebook.com/aslankemalaslan/posts/10212095479256305

Sonuç olarak oyunun kendi Native modundan hariç beğendiğim modları; Anno Domini, Prophesy of Pendor, Warsword Conquest ve yine de saymadan geçemeyeceğim içindeki itemler ve karakter tiplemeleri ile Warsword Conquest'de tekrar karşılaştığım Gekokujo'yu da saymadan geçemeyeceğim. Fakat o sürekli çalıp duran fülüt sesine uzun süre herkes katlanamaz sanırım. Kapatırsan da bu sefer Warswod Conquest'i zirveye çıkaran o harika ses atmosferi üstünlüğünden Gekokujo'da standardından da mahrum kalmak demek olacak. Fakat uzun süre oynayınca hakikatten  o jülüt sesi kulağı fenâ tırmalamaya başlıyor. İşte beğendiğim Warband modları şimdilik bu kadar. Bazı indirip beğenmediğim modlardan hiç bahsetmeyeceğim. DLC'sini de beğenmediğim Viking Conquest'in orjinal modu olan Brytenwalda'yı da indirip biraz oynadım. Gözüme iğrenç görünüyor. Benim warband oynama tarzıma göre bir mod değil. O yüzden oynamıyorum.

_________________________________

 

Mount & Blade dlc ve modları için söylediklerime ilave bir şeyi daha belirtmenin tam yeri sanırım. Oyunun sadece birkaç dakika ancak canlı kalabildiğiniz bir de online özelliği var ki, kafana bu düdüklü tencereyi geçirirsen daha geç ölürsün deseler herkes kafasına o düdüklü tencereyi geçirir. Kıyafetler paçozmuş, değilmiş bakıldığı bir ortam değil anlayacağınız. Fakat insanın doğası gereği havalı itemler her zaman daha iyidir.

Hazır online demişken yukarılarda M&B'i anlatırken bahsetmediğim bir şeyler daha kaldı, ondan da burada bahsedeyim bari. Oyunun online oyun başlatma ve bir de hızlı oyun adında iki oyun seçeneği daha var. Hızlı oyun; bir taraf ve harita seçip oyunun verdiği karakterlerden seçtiğinizin gücü ve becerisi ne kadarsa onunla hızlıca botlara karşı oynanan bir oyun.

Online bir oyun başlatmak, yahut başkası tarafından başlatılmış bir online oyuna dahil olabilmek için aktif server arama seçenekleriniz var.

Bir de bir online oyun başlatıp, oyunu tek başınıza sadece botları dövüştürüp film seyreder gibi seyretme şansınız var ki, ben zaman zaman oynatıp izlerim. Tarafları, haritayı ve süreyi (otomatik seçili 30 dakika, en çok 120 dakika) seçip taraf seçme ekranından üçüncü şıkkı, izleyici seçeneğini seçer de fareye sağ tıklarsanız, botlar birbirini keserken siz arkanıza yaslanıp, en çok iki saat boyunca oyun seçeneklerinden ölüm savaşını seçmeniz halinde, mesela native modunda seçebildiğiniz 300 botun birbirini kesmesini izleyebilirsiniz. İzlediğiniz bot ölünce kamera otomatik olarak başka bir bota geçecektir. Tabi arkadaşınızı çağırıp koca haritada teke tek mücadele de edebilirsiniz. Bilgisayarınız benimki gibi on yıllıksa 300 bot seçtiğinizde biraz kasabilir. Ben genelde yüzerli kişiden toplam 200 bot seçiyorum o zaman benim makinem kasmıyor. Fakat aslında 20 bot bile savaş ve mücadele izleme zevki almak için yetiyor. Çünkü botlar öldükçe 4-5 saniye içinde tekrar dirilip oyuna giriyor ve seçtiğiniz bot sayısını koruyorlar.  

Viking Conquest'e geri dönecek olursak oluşturulacak karakterlerin tipleri ve vucut yapıları bana itici geldi. Warband Native modundaki tipler gayet güzeldi. Gekokujo da bile ister çekik gözlü, ister normal Warband karakteri açabiliyorduk o da güzeldi. Karakteri eğip bükerek bir yere kadar değiştirebiliyorsunuz fakat çok vakit alabiliyor ve çoğunlukla ortaya güzel bir şey de çıkmıyor. Kısaca vucud yapılarını pek beğenmedim. Warband gayet doğaldı, tek ihtiyacı daha gerçekçi görünmekti. Onun da karşılığını beklediğimiz Bannerlord'da bulacağız gibi görünüyor. Bütün kuzey ırklarını bir tek vucud yapısına indirgemek biraz zevksiz olmuş. Karete yapamayan uzun boylu Japon ile, sumo güreşçisi Japonu yada basketbol oynayamayan kısa boylu zenciyi örnek olarak verebilirim. Her ne kadar bir şehrin, hatta ilçenin insanlarının ayırd edici fiziksel özellikleri bulunabilse de, yine de her millette neredeyse her vucut yapısında ve tipte insan bulunur.

Dilerim Bannerlord kendine rakip olarak sonra çıkan Warband DLC ve modlarını değil de Warband'ın Native Modunu hedef alır. Çünkü sonrtadan çıkan tüm DLC ve Modlar bütün basitliğine düşük çözünürlüğüne ve hatalarına rağmen hala Warband Native Modunun kalite bütünlüğünü aşamadılar.

-------------------------------------------------
Gelelim önümüzdeki günlerde çıkacak diye hayranların sabırsızlıkla bekleşip durdukları, en yeni ve en gelişmiş Mount & Blade oyunu Mount & Blade: II Bannerlord hakkında bilgilenmeye. 
Onun için de aşağıdaki linklere müracaat ediniz:

TaleWorld'un Resmi Sitesi

Banner Lord'un uluslararası ilk oynanış tanıtım etkinliği YouTube vidosu


 Atkesen isimli karakterim ile Mount & Blade Warband "Native" modunda sanal yoldaşlarımı seviyeleri artsın diye kasarken.

Kazanılmış bir savaşın ardından alınmış ekran görüntüsü.

 

 

Sur dibinde Atkesen 
Tarih 1257 ve karakterim Atkesen "Mount & Blade Warband / Anno Domini 1257 Mod" unda, Constantinople (İstanbul) Surları önünde 
  "İstanbul mutlak fethedilecektir Onu fetheden komutan ne güzel komutan Onu fetheden asker ne güzel asker (Hz. Muhammed)"

Atkesen için hazırladığım Youtube videoları Oynatma Listesi

https://www.youtube.com/watch?v=g7H36Ki2wvw&list=PLK2SeKwythXhWFaphgms0tYofuqS6O-NK&index=1

 
  Kemal'in Dünyası  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol