Kemal'in Dünyası
  DOĞADA HAYATTA KALMAK
 

 

- DOĞADA HAYATTA KALMANIN YOLLARI-

DOĞADA YAŞAM VE HAYATTA KALMA ( SURVIVAL )

......doğada
...hayatta

kalma sanatı...
pratikbilgiler

Hiç şüphesiz ki doğa güzelliğinin ve gizeminin yanında; kendisinden yararlanmayı bilmeyenlere karşı maalesef son derece acımasızdır. Yapılan hataların ve tedbirsizliklerin bedeli çoğu zaman insan hayatı  ile ödemiştir. Oysa yapılması gereken biraz psikolojik birazda beceriye dayalı tedbirler ile bu zor ve acımasız koşullar atlatılarak keyif alınabilmektedir. Başta doğaya saygılı olmaya dayanan bu tedbirler, doğa sporcuları tarafından bilinmeli ve uygulanmalıdır. 

 
Dağcılık, atıcılık, avcılık, kayak ve kampçılık gibi faaliyetlerde yiyecek, doğada yön bulma ve barınma konuları zaruret halinde başımıza gelirse ve biz bu konuda eğitimsiz isek o zaman işimiz zor olmakla beraber hayatta kalmamızda imkansız olabilir, bu vesile ile adım, adım doğada hayatta kalma sanatı ile ilgili açıklamaları ve pratik bilgileri izleyelim.

Amerikan Ordusu, hayatta kalmayı becerebilecek insanın niteliklerini şöyle sıralamaktadır.

Yaşam mücadelesinde kişisel beceriler insanı başarıya ulaştırır.

-Düşüncelerine konsantre olabilmeli.
-Sorunları çözebilmeli.
-Kendinle yaşama yetisi olmalı.
-Duruma adapte olabilmeli.
-Sakin kalabilmeli.
-İyimser ama aynı zamanda en kötüsüne hazır olabilmeli.
-Kendi korku ve kaygılarını anlıyabilmeli ve onları yenerek üstesinden gelebilmeli.
 
 
PANİĞE KAPILMAYIN !

Eğer bir araba kazası,uçağınızın düşmesi veya bir gemi kazası yada doğal afet (deprem,sel,yangın ) gecirmiş olabilirsiniz ,kafanız karışmış durumda olacaktır.Belki yaralısınız,belki çevreniz yaralı ve ölü insanlarla dolu olabilir.Hatta korku içinde acı çekiyor olabilirsiniz.
İKİ ŞEYİ DÜŞÜNMEYE GAYRET EDİN !
-Kaza yerini olabilecek bir yangın veya patlamaya tehlikesi için acele terkedin
Tehlike dışına çıkınca orada kalın.En kötü şey bilmediğimiz arazide körlemesine gitmektir.Bunu sonucunda kaybolabilir veya yaralanabilirsiniz.Bunu yerine oturun ve paniğe kapılmayın ve sakince durumu analiz etmeye çalışın.
ACİL DURUM DEĞERLENDİRMESİ
İçinde oturup durumu düşünebileceğiniz bir barınak bulun.
Çevrenize göz gezdirin.Dünyadaki her yerin kendine has izleri vardır.
Fiziksel durumunuzu gözden geçirin.Yaralımısınız?İlave giysiye,yiyeceğe ve suya ihtiyacınız varmı?
Elinizde varsa malzemeyi değerlendirin.Herşey işinize yarayabilir.
Acele etmeyin.Bu yanlızca aklınızı daha karıştırır.Hatta malzemelerinizi kaybedebilirsiniz.

UNUTMAYIN ! İYİ BİR DURUM DEĞERLENDİRİLMESİ DAİMA, GÜN IŞIĞINDA GECEYE GÖRE DAHA KOLAYDIR. 

Öncelikle ben konfordan uzak, mücadeleci bir hayat sürmek, kolaylıklardan uzak kalmak doğa ile bütünleşmek istiyorum diye devamlı olarak üzere insanın kendisini riske atmaması gerekir, çünkü hayatta kalmak isteyen bir kişinin artık zamanla işi kalmamış olup, sadece düşüncesi biran önce bu ortamdan kurtulup hayatta kalmaktır. Ne kadar zaman harcarsanız harcayın, eğer siz kendinizi zaman kavramından kurtaramıyorsanız o zaman sizin için moral ve ümit kalmamış, kolay pes edeceğiniz psikolojik durum oluşmuş demektir, onun için amaç hayatta kalmak olduğuna göre koşullar ne kadar kötü olursa olsun önemli olan yaşamaktır. Ölüm burnunuzun ucunda dahi olsa artık son nefesimi veriyorum deseniz dahi kendinize güven ne morali sakın ola elden bırakmayınız. Çünkü yaşamınız sizin kişiliğinize ve şansa bağlıdır.

Şimdi sizlere en önemli konulardan bazılarını aktarmaya çalışacağım, diyelim ki doğada kayboldunuz bu avda, piknikte veya kamp yaparken olabilir, her nasıl olursa olsun örnekleri çoğaltabiliriz, tabii bu arada yaralı olduğunuzu da düşünerek olayı biraz daha zor hale getirecek olursak şimdi aktaracağım kuralları var gücünüzle hatırlayıp uygulamanız sizin yine siz olarak var olmanızı sağlayabilir. Evet kaybolduk ve yaralıyız öncelikle panik denilen olayın, çok kolay değil tabii ki unutmamamız gereken kesinlikle paniğe kapılmamamız gereken ilk husustur, panik devam ederde bu durumu üzerimizden atamazsak unutmayın ki bir çok ölümün başlangıcı paniktir. Böyle durumda sakin olup, mantıklı karar verip artı ve eksi alternatifleri düşünüp kurtulmamız için paniksiz ve sakin hatta bunları düşünürken öncelikle oturup sakinleşme ve panikten kurtulmak için yüze kadar saymamızda bizi rahatlatacaktır. Şimdi sıra kendinizde bulunan yaranın önemini tespit edip derhal imkanlarımız dahilinde müdahale ettikten sonra gözlerimiz ve beynimizle çevremizi kontrol edip, duruma hakim olmaya çalışmalıyız bu arada ihtiyaç duyabileceğiniz su, barınma, yiyecek, içecek için ilk çare ısınma, moral ve birilerine haber niteliği olacak işaret vermek için ateş yakmalıyız. Burada ateş yakıp moral tazeledikten sonra en önemli kısım benim Rus ruletine benzettiğim bir durum olan, oturup birilerinin gelmesini mi beklemek yoksa yola devam etmek midir, işte bu kararı en akıllıca siz vereceksiniz, onun için tekrar başa dönüp akıllı bir şekilde içinde bulunduğunuz ortamı değerlendirirken en iyi planı yapmalısınız, öncelikle nereye ulaşmak istediğinizi, şu anda nerede olduğunuzu, önünüzde ne gibi engellerin olduğunu düşünün ve kararınızı verin ve daha sonra acıkma ve susama hissi baş gösterdiğinde sakın ola büyük hayvanların peşinden koşmaya kalkmayın, sizi yoracak ve bitkin bir vaziyette belki de yakaladığımız hayvanı yiyemeden yaşama son vermemize neden olabilir, onun için yılan, balık, çekirge ve kurbağa gibi ufak hayvanlar ile karnınızı doyurmaya bakın, çünkü insan oğlu 7 gün açlıktan sonra düşünme duyusunda kayıplar olacağından mantıklı düşünme kavramı azalmış olacaktır. Bu karın doyurma ve su ihtiyacını karşılama işi göller ve dereler açısından en zengin yer olup, sizin keşfinize kalmıştır. Unutmayın ki doğa dere ve göller ile çok zengindir.Akar suların akış yönünü takip ettiğimiz sürece sizi bir yerleşim alanına götürecektir.



Hayatta kalma ve yaşamınızı sürdürmek için ateşin büyük rolü vardır. Neden diyecek olursanız, sizi rahatsız eden sivrisinek ve diğer haşerelerden ateşin dumanı sayesinde kurtulabilirsiniz 
 
ETLER: Doğada yaşayan hayvanlardan sadece böcekler yenmez bunun haricindeki bütün hayvanlar yenilebilir. Etler  tütsüleyerek veya kurutularak daha uzun süre bozulmadan muhafaza edebilirsiniz, vahşi hayvan saldırısı içinde ateş caydırıcı bir unsurdur.
 
YILANLAR: Kafa ve kuyruk kısımlarından birer karış kesildikten sonra kalan kısım derisi yüzülerek diğer etler gibi pişirilerek yenilir.
 
KABLUMBAĞA: Kaplumbağaların kafası ön kolu ile arka ayağının birisi kesilir. Kesilmeyen arka ayağından yüksek bir yere asılarak iki saat kadar içerisindeki kanın süzülmesi beklenir. Kan süzüldükten sonra kabuğuyla birlikte ateşe gömülür bir saat kadar kaldıktan sonra kabukları kırılarak pişen et yenir.
 
MANTARLAR:  Genellikle pastel renkli üzerinde toz tabası bulunan ince saplı mantarlar zehirlidir. Bunların yerine sapı kalın, hoş kokulu, mat renkli ve içerisinde kurt yaşayan mantarlar güvenle yenilebilir.
 
BİTKİLER :  Bilinen bitkiler yenilmelidir. Eğer bitkinin zehirli olup olmadığı bilinmiyorsa: üzerinde ayva tüyleri olmayan, kökünde yumru meyveleri bulunmayan, ince yaprakları olmayan, yaprakları kopartıldığında sütü çıkmayan bitkiler yenilmelidir. Bu bitkiler yenilirken önce vucudumuzum yumuşak derili bir bölgesine sürülmeli eğer kaşıntı ve kızarıklık yoksa dudaklara sürülmeli bir miktar beklenmeli yine tepki yoksa bir miktar ağızda çiğnemeli yine olumsuz bir tepki yoksa, az miktarda bitki yutulmalı eğer midede bir rahatsızlık yaratmazsa biraz daha bekledikten sonra bitki yenilmelidir.
 
 İçeceğiniz su mikroplu diye kuşku duymanız halinde bu suyu ateş sayesinde kaynatıp mikroplardan arındırabilir, içerisinde canlı yaşayan sular güvenle içilebilir
Beklenmedik olaylar incelendiğinde, yaşam ile ölüm arasındaki o incecik farkı yaratanların hayatta kaldığı görülmektedir.Ani olaylar karşısında insanların büyük bir kısmı donup kalkmakta ve gerekli reaksiyonu gösterememektedirler.Günümüzün modern yaşamında insanlar sürekli hareket halindedirler.Çeşitli vasıtalarla seyahat etmek normal bir yaşam haline gelmiştir.Yaşam süprizlerle doludur.Hayatta beklenmedik bir anda ve değişik bir ortamda yaşamamızı kurtarmak zorunda kalabiliriz.Bu an geldiğinde hazır olanlar yaşamını kurtarabilirler.Hayatta kalmanın en önemli kuralları; Paniğe kapılmamak,Olayları hızlı ve serinkanlı değerlendirmek,Yaşama azmine ve morale sahip olmak,İlk zorlukta pes etmemek,Ve en önemlisi o an için gerekli bilgi ve beceriye sahip olmaktır.
Olabilecek her olay için hayatta kalma tekniği öğrenmek pratik olarak mümkün değildir.Buradaki amaç, temel prensipleri öğrenerek bunları farklı olaylara uyarlamak olacaktır.Hayatta kalmak için çekilen acının,sürdürülen yaşam kalitesinin ve harcanan zamanın önemi yoktur.Önemli olan yaşamı sürdürmektir.Yaşam mücadelesinde düşmanlarımız sırasıyla şunlardır.

SOĞUK Yaşam mücadelesinde düşünme ve hareket yeteneğimizi kısıtlayan ve kan akışını azaltarak uykuya yol açan çok tehlikeli ve ölümcül düşmandır.
SUSUZLUK Susuzlukta aynı soğuk gibi düsünme yeteneğimizi kısıtlar.Mücadelemizi yok eder.Su kısıtlı olduğunda gıda kesilmelidir.Sindirim gerekli suyun vücudtan kaybına yol açar.
AÇLIK Kilo kaybına,zayıflığa,baş dönmesine ve idrak kaybına neden olur.Soğunun ve susuzluğun etkilerini artırır.
YORGUNLUK Uyuşukluğa ve dışa dönük zihinsel zayıflığa neden olur.İnsanı ümitsizliğe iter.Dinlenme yaşam mücadelesindeki kişi için çok önemlidir.
İÇ SIKINTISI Gerginlik ve depresyon hissi ve ilgi yokluğuna neden olur.Kişi iç sıkıntısını yenmek için bir amaç edinmelidir.
YANLIZLIK Bu duygu insanı umutsuz ve yardıma muhtaç hale getirebilir.Bunu yenmek için birşeylerle kendini oyalamalıdır.
HÜSRAN Pozitif enerjinizi ve amacınızı aksi yöne çevirebilir.Bu duygunun oluşmaması için gerçekçi olmayan amaç peşinde koşmamak gerekir.
 

Kaybolduğunuzda Ne Yapmalısınız?


Umarım hiç bir zaman doğada kaybolmazsınız. Fakat eğer bu gerçekleşirse de durumu sakin bir şekilde değerlendirmeye hazır olmalısınız. Bunun için yapılması gereken bir kaç önemli konu aşağıda yer almaktadır.

Aktiviteden önce

Her zaman beklenmedik şeyler için önceden plan yapın. Ya gecikirsem, kaybolursam, sakatlanırsam... Bu durumları çözmeye hazırlıklı mıyım?
Eğer bir pusulanız yoksa başlangıç modeli bir pusula alın.
Temel harita ve pusula ile doğada yön bulma becerilerini edinin. Bu becerileri edinmek için bir kaç başlangıç noktası:
-Doğada yön bulma ile ilgili bir eğitimi alın.
-Harita ve pusula kullanımını iyi bilen bir arkadaşınızı günlük bir yürüyüşte sizle gelmeye ikna edin ve ondan konuyla ilgili mümkün olduğunca çok şey öğrenmeye
çalışın.
  Haritasını edinebildiğiniz bir bölgede bir aktivite planlayın. Yola çıkmadan önce rotanızı harita üzerinde iyice çalışın. Kaybolmanın baskısı altında olmadan harita ile çalışmak haritaları daha iyi okuyabilmek konusunda size faydalı olacaktır.

Yanınızda bulunmasının faydalı olacağı diğer malzemeler:
-Cep telefonu:Türkiye`deki doğa sporları yapılabilecek çoğu yerin cep telefonlarının kapsama alanı dışında olduğunu unutmayın. Yine de bazı bölgelerde, özellikle sırt sistemleri üzerinde ya da yerleşim alanlarına yakın yerlerde cep telefonları faydalı olacaktır. Cep telefonunuzu sudan etkilenmeyecek bir şekilde taşımayı unutmayın.
- GPS Sistemleri:
Bu cihazlar size tam olarak nerede olduğunuzu belirtebilir ve çadır, araba gibi daha önceden yerini belirlediğiniz bir nesneyi tekrar bulmanızı sağlar. Yine de GPS lerin elektronik cihazlar olduğunu ve pil bitmesi, teknik arızalanma, kırılma gibi sorunlar yaşayabileceğini öngörerek hiç bir zaman yön bulma konusunda sadece GPS sistemlerine güvenmeyin.
- Telsizler:
Lisanssız kullanılabilen telsizlerin menzili maksimum 3 km. olsa da yer yüzü şekilleri bu telsizlerin kullanılabilir menzilini büyük ölçüde düşürebilir. Telsizler grup içinde haberleşme için faydalı olacaklardır.
- Kimyasal ışık çubukları:
Kırıldığında ışık vere bu çubuklar karanlık koşullarda görülmenizi kolaylaştıracaktır.

ÖNEMLİ: Şehirde kalan birine nereye gittiğinizi, hangi rotayı izlemeyi planladığınızı ve ne zaman dönmeniz gerektiğini mutlaka bildirin. Dağcılık gibi daha fazla bilinmeyen ve risk içeren sporlarda mutlaka yazılı olarak faaliyet bildirim formu doldurun ve ilgili kişilere bırakın. Kaybolmanız ya da başka sorunlarla karşılaşmanız durumunda arama çalışmaları ne kadar erken başlarsa sizin ve arama kurtarma ekibi için o kadar iyi olacaktır. Faaliyet bildirim formunun basılabilir halini yakında burada bulabilirsiniz.

Aktivite Sırasında

10 Hayati Malzemeyi her zaman yanınızda bulundurun. Bu malzemelere ek olarak yanınızda yedek fener, acil durum için ekstra yemek, bir kalem ve vücut ısınızı geri yansıtan "space blanket" taşımayı da değerlendirin. Dağcılık için bir bivak torbası taşımayı düşünün.
Eğer varsa aktivite sırasında sık sık haritanızı kontrol edin. Çok bariz bir patikada ilerliyor olsanız da etrafınızdaki yeryüzü şekillerinin topoğrafik haritada nasıl gözüktüğünü öğrenmiş olursunuz.
Bir arada kalın.Grubunuzun bölünmemesini sağlayın. Bireysel olarak kaybolmak daha kolay olduğu gibi bir kaybolma ya da yaralanma durumunda da çok daha kötü duruma düşmüş olursunuz.

Kolay ulaşabileceğiniz bir yerde düdük taşıyın. Kaybolur ya da yaralanırsanız kolayca zedelenebilen ses
tellerinize güvenmeyin. Bir düdüğü çok daha uzun süre çalabilirsiniz ve düdüğün sesi çok daha uzağa ulaşabilir. Eğer doğada çocuklarınızla bir aktivitede bulunuyorsanız mutlaka her birinin birer düdüğü olduğuna emin olun.

Not : Aralıklı 3 düdük çalmak uluslararası bir yardım isteği sinyalidir.

Yanınızda saat taşıyın ve güneşin ne zaman battığını bilin. Sonbahar aylarında günü birlik aktivite yapan bir çok kişi gün ışığından ne kadar yararlanabileceklerini kestiremez.
Kendinize aşırı güvenmeyin. Bazı insanlar sadece başkalarının kaybolabileceğine inanır. Egonuzu bir kenara bırakıp düzenli olarak nerede olduğunu kontrol edin. Herhangi bir belirsizlik durumunda durun ve durumu yeniden değerlendirin.

Eğer Kaybolursanız

Dur:Eğer durumunuz sizi huzursuz ediyorsa hemen durun ve daha fazla ilerlemeyin. Tabi paniklememelisiniz de. Genç ve tecrübesiz kişilere kaybolduklarını hissettiklerinde durmaları gerektiği öğretilmelidir. Özellikle yurtdışında çocuklar için kullanılan "Bir ağaca sarıl" deyimi oldukça faydalı bir tavsiyedir. Bu kural, bulunduğunuz yer potansiyel tehlikelere açıksa (çığ, sel, heyelan, yıldırım) ya da grubunuzdan birinin tıbbi yardıma ihtiyacı varsa değişir. Çoğu zaman 10`a kadar saymak ve bir miktar sıvı ve yiyecek almak bakış açınızı tazeler ve durumunuzu daha iyi değerlendirebilmenizi sağlar.

Düşün:
En son ne zaman ve nerede tam olarak nerede olduğunuzu biliyordunuz? O noktaya geri dönebilir misiniz? Etrafta yol ya da patika gibi nerede olduğunuz belirleyebilecek noktalar var mı? Eğer nerede olduğunuzu bildiğiniz noktaya geri dönebiliyorsanız o noktaya dönün ve seçeneklerinizi tekrar değerlendirin.

Gözlemle:
Tüm algılarınızı alarma geçirin. Bulunduğunuz noktaya gelirken geçtiğiniz belirgin doğa şekillerini hatırlamaya çalışın. Bunları nerede olduğunu bildiğiniz son noktaya geri dönmek için kullanabilir misiniz? Eğer yapabiliyorsanız o noktaya dönün. O noktadan yolunuzu tekrar çıkarabiliyorsanız devam edin. Yapamıyorsanız durun. Bir arama ekibi sizi aramak için harekete geçtiğinde sizi ilk arayacakları yer planladığınız rota olacaktır. Bu rotadan ne kadar uzaklaşırsanız bulunmanız o kadar zor olur. Etrafınızda işinize yarayabilecek şeyler ya da sakınmanız gereken potansiyel tehlikeler var mı? Hava ne zaman kararacak ve hava nasıl? Eğer rotanız ile ilgili kimseye haber bırakmadıysanız seçeneklerinizi tekrar
değerlendirin. Uzun da olsa hangi yöne doğru ilerlerseniz kesinlikle tanıyacağınız bir noktaya çıkarsınız? Yakınlarınızda yönünü bildiğiniz bir köy, yol ya de akarsu var mı?

Planla:
Başkalarıyla beraberseniz ortak bir plan yapın. Yaptığınız plan mantıklı gözüküyorsa uygulamaya geçin. Yaptığınız planı uygularken koşullar değişirse (örn. ani bir sağanak yağmur) durun ve durumunuzu tekrar değerlendirin.
Not: Eğer ana yol gibi belirgin bir şeye yakın olduğunuzu ve hangi yönde olduğunu tam olarak biliyorsanız kalan gün ışığını da değerlendirerek o noktaya doğru gidebilirsiniz.

Diğer Konular

Eğer yanınızda bir cep telefonu var ise ve bulunduğunuz nokta kapsama alanı içindeyse yerinizi ve rotanızı mümkün olduğunca ayrıntılı belirtin. Yardım isteyin ve bulunduğunuz yerden görebildiğiniz bir patika ya da bariz bir şey yok ise bekleyin. Faaliyetinize yen şarj edilmiş bir cep telefonu ile başlayın ve cep telefonunuzu bir acil durum cihazı gibi düşünün. Pilinizi gereksiz konuşmalarla harcamayın.

Bir yardım talebinde bulunabilseniz bile arama kurtarma ekiplerinin yanınıza ulaşması zaman alacaktır. Bu nerede olduğunuza ve diğer koşullara göre ülkemizde rahatlıkla 24 saatten fazla sürebilir. Sabırlı olun ve kurtarılana kadar yapmanız gerekenleri planlayın.
10 Hayati Malzemenizi kullanın. Ufak bir ateş yakarak hem ısınabilirsiniz hem de duman bulunmanızı kolaylaştıracaktır.
Eğer arandığınızı biliyorsanız ağaçlardan uzak açık bir alanda bulunmanız havadan görülmenizi kolaylaştıracaktır.
Eğer geceyi geçirmeniz gerekcekse bir akarsuyun yanında kalmayın. Suyun sesi arama ekiplerinin sesini duymanızı engelleyebilir.

Aktivitenizin her aşamasında etrafınızı gözlemleyin. Bir topoğrafik haritada çok şey olabilir ama unutmayın ki 10 metrelik izohipslere sahip bir haritada 7 metrelik bir uçurum gözükmeyecektir. Belirgin her türlü doğa şeklini aklınıza yazın. Geri dönmeniz gerekirse aynı doğa şekillerini tam ters bakış açısından da tanıyabilir misiniz? Arada sırada geri dönüp geçtiğiniz noktaların ters taraftan da nasıl gözüktüğüne bakın.

10+HAYATİ MALZEME

10+ hayati malzeme doğada içinizin daha huzurlu olabilmesiyle ilgilidir. Doğada yaptığınız aktivitelerin çoğunda bu malzemelere
ihtiyaç duymazsınız. Fakat beklenmedik bir şey olduğunda bu malzemelerin yanınızda olması çok faydalı olacak ve bu malzemeler belki de hayatınızı kurtaracaktır. Kısa aktivitelerde bile her doğa severin yanında bulundurması gereken temel malzemeler aşağıdadır.

10+ Hayati Malzeme
1. Harita
(tercihen su geçirmez bir kılıf içinde)
2. Pusula (mümkünse ek olarak bir adet GPS)
3. Ekstra giyecek
4. Ekstra yiyecek ve su
5. İlk yardım çantası
6. Kafa feneri ya da fener (yedek pilleriyle)
7. Kibrit (su geçirmez bir kutuda)
8. Ateş başlatıcı (kibriti destekleyici)
9. Bıçak (ya da çok amaçlı çakı)
10. Güneş gözlüğü
11. Güneş kremi
12. Su filtresi (ya da suyu dezenfekte etmek için başka bir yöntem)
13. Düdük
14. Bivak torbası ya da space blanket

Başarı İçin Su

VÜCUT AĞIRLIĞIMIZIN % 70’ İNİ İÇEREN DEĞERLİ SIVI..

Su, temel yaşam kaynağıdır. Saflığın, temizliğin hatta mutluluğun sembolü olarak birçok deyim ve atasözümüzde yer alır. İnsan vücudu için en gerekli elemanlardan biri olan bu değerli sıvı, sportif aktivitelerde daha da büyük bir önem kazanır.
Fiziksel aktivite sırasında vücut ısısı artar ve sıvı kaybı fazlalaşır. Bu durumda iki olay ortaya çıkar: kalp ritminin yükselmesi ve enerji tüketiminin artması. Organizmanın artan oksijen ihtiyacı nefes alma ritmini dolayısıyla da kalp atım sayısını arttırır. Sonuç olarak, daha sık nefes aldıkça, daha fazla karbon gazı üretir ve daha çok su tüketiriz.
Yüksek efor sırasında, enerji tüketimi glikojen tüketimiyle sağlanır. 1 gr. glikojen yakmak için 3 gr. su gereklidir. Yüksek performansta bisiklete binerken 3 saatte 1200 kalori harcanır. Bu enerjinin % 80’ i (yaklaşık 95 kalori) glikojenle sağlanır. Bu durumda, söz konusu enerjinin üretilmesi için 800 ml. Suya ihtiyaç vardır. Bunun yanı sıra organizmanın soğuması için gerekli olan sıvı miktarını da hesaba katmak gerekir. İnsan vücudu, mekanik randımanı yüksek bir makine olmasına rağmen, üretilen enerjinin % 75’i boşaltılırken, yalnızca % 25’ i kullanılmıştır. İşte bu noktada terleme ortaya çıkar. Daha sonra ise, vücut ısısını düşürerek dengelemek için 1500 ml. Su gerekir. Sonuç olarak, üç saatlik bir fiziksel aktivite sonunda, organizma 2300 ml. Su tüketir ki bu da, bir insanın bir günlük su tüketimine eşittir. Eğer organizmanın bu likit stoğu takviye edilmezse güç kaybına yol açar. Vücuttaki suyun % 2’sinin kaybı, % 20’ lik bir güç kaybıdır. Şöyle örnekleyebiliriz: 70 kilo ağırlığında bir bisikletçi, en az iki saat hiç su içmeden efor harcandığında 1400 ml. Su kaybeder. Bu da % 20’ lik bir güç kaybına bedeldir. Güç kaybının yanında başka problemlerde ortaya çıkar.

Su Kaybı Ve Yol açtığı Olumsuz Etkiler Nasıl Önlenir?

Tek çözüm, susamadan su içmek. Zaten susama, metabolizmanın çok geç bir uyarısıdır, bu durumda organizmada zaten önemli kayıplar olmuştur.
Bisiklete binmeye başlar başlamaz, sık sık ve azar azar su içmeye çalışmak gerekir. Her on beş dakikada bir yaklaşık 150 ml. Yani her 45 dakikada 500 ml.’ lik bir bidon su. Bu durumda hiçbir su kaynağını kaçırmamak, “...bir sonraki çeşmede dururum...” dememek gerekiyor, aksi taktirde çok geç olabilir.
Yalnızca su içmek, vücuttaki su kaybını önlemek için tek başına yeterli değildir. Öncelikle başı, ense, kol ve bacakları zaman zaman ıslatmak gerekir. Ancak sıcak havalarda olası bir ısı şokundan kaçınmak için de çok soğuk su kullanılmamalıdır. Su tüketiminin büyük bölümü organizmayı soğutmak için harcandığından vücudun ara sıra ıslatılması su içme ihtiyacını görece azaltır.

Kamp Yeri Seçimi

Kamp yeri seçiminde etken olan bir çok faktör vardır. Bunlardan ülkemizde en az önemseneni kamp yerimizin doğaya verdiği zarardır. Unutulmamalıdır ki bizler doğanın misafirleriyiz ve konforumuz her zaman doğayı korumaktan sonraki kriter olmalıdır. Diğer dikkat edilmesi gereken kriterler her doğaya çıkan kişinin kendinin ve grubunun güvenliği açısından detaylı öğrenmesi gereken konulardır. Bu konulardan burada özet bir şekilde bahsedilecektir. Lütfen faaliyetlerinizden önce mümkün olan en iyi şekilde bölgenin tanınması, bir harita edinilmesi, su kaynaklarının yerinin haritada işaretlenmesi ve güvenli bir kamp yerinin seçilmesi gibi konular hakkında bilgilerinizden emin olunuz.

Seçebileceğiniz kamp yerlerini doğaya verdikleri zararlar açısından şu şekilde inceleyelim:

Kar - Eridiğinde bıraktığımız neredeyse bütün izleri sileceği için ideal bir kamp yeridir.
Düz kaya - Kaya kamp yerimizin bırakacağı izlerden en az etkilenen yerlerden biridir.
Kum ya da toprak - Bu kayadan sonraki en uygun alandır.
Orman içinde açık, bitkisiz alanlar - Bu tip yerler ilk 3 tercihe göre daha az tercih edilmelidir.
Orman çizgisinden yüksekteki çayırlık alanlar - Ağaç çizgisi üzerindeki çayırların çok kısa bir büyüme dönemleri vardır ve dağ ekosistemlerinin en hassas olanlarından biridir. Böyle bir alanda bir hafta bırakılmış bir çadır tüm sezon boyunca o noktada bitki oluşumunu durdurabilir. Böyle bir yerde kamp yapmak gerektiğinde çadırın yerini sık sık değiştirmek verilen zararı azaltacaktır.
Orman çizgisinden yüksekteki bitki barındıran alanlar - Dağ bitkileri çok yavaş büyür. Kısa bir kamp bile dağ bitkilerinin gelişimini senelerce etkileyecek bir zarar verebilir.
Su kenarları - Su kenarlarındaki bitkiler özellikle hassastır ve daha fazla insan doğaya çıktıkça su kirlenmesi de ciddi bir problem haline gelmiştir. Doğada kullanılan bir çok kamp yeri de ne yazık ki su kaynaklarının ve durağan suların yanındadır. İdeal olan su kaynaklarının en az 50 metre uzağında kamp yapmaktır. Türkiye dağlarındaki su kaynakları genel olarak temiz olmakla beraber doğaya çıkan kişilerin sayısının artmasıyla kirlenme başlamıştır.

Doğaya verebileceğimiz zararlar dışında kamp yerimizi seçerken başka dikkat edilecek konular da vardır:


Çadır kurulan yerin eğimli olmaması ve zeminin taşlı olmaması gerekir. Eğer eğimli bir yere kamp kurulacaksa çadırda baş kısmı eğimin yüksek kısmında kalacak şekilde yatılmalıdır.


Kamp yeri çığ, sel, taş düşmesi, heyelan gibi potansiyel tehlikelerden uzak bir noktada olmalıdır. Bu konu oldukça önemli bir konudur. Bu konunun teorik olarak öğrenilmesinin yanında pratikte de bilginin desteklenmesi önemlidir. Ülkemizde ve yurt dışında özellikle çığ tehlikesi ve taş düşmesi gibi potansiyel tehlikelerle bir çok insan karşı karşıya kalmakta ve hayatlarını kaybetmektedirler.


Seçilen kamp yeri mümkünse rüzgardan en az etkilenecek bir noktada kurulmuş olmaldır.


Kamp yeri su kaynaklarına makul bir mesafede olmalıdır. Su kaynaklarına çok yakın olmak doğaya zarar vereceği gibi 20 dakikadan uzak bir mesafedeki su kaynağı da gereksiz vakit kaybına neden olacaktır.


Kamp yeri planladığımız aktive planına uygun bir noktada olmalıdır. Önceki faktörler nedeniyle rotanın başlangıcından uzak bir yere kamp kurmak aktivitenin tamamlanmasını tehlikeye sokabilir.

Kamp Ateşi

Kamp ateşi, bir çok kamp sever için vazgeçilmez ve dolayısıyla da gelenekselleşmiş bir doğa eğlencesidir. Alevin, rüzgarın etkisi ile yapmış olduğu kıvrak dans figürleri, *binyıldız oteli`nin sihirli karanlığında etrafa saçılan renga renk, parlak ışık haleleri insana doğanın gizemini hatırlatırken, rüyalara dalmaya iter. Kamp ateşi, kamp gecelerinde sıcak dostlukların kurulmasını ve pekişmesini sağlar. Kamp muhabbetlerinin ve kampçılık kültürünün baş aktörü kamp ateşleridir. Ancak günümüzde, şehirden uzaklaşıp, ormanlara ya da daha yükseklerde kamp yapmaya gidildiğinde, ateş yakmanın serbest olduğu alanları bulmak zorlaşmıştır. Neden mi?
Bunun sebebi:

Bilgisiz ve özensiz çoğu insanın dikkatsizlikleri orman yangınlarına neden olmaktadır.

Ekolojik açıdan bakılacak olursa, toprağa doğal gübre vazifesi gören kurumuş yaprak, dal ve odun parçalarının ateş yakmak için, sürekli ve düzensiz toplanması, yüksek bölgelerde toprağın beslenmesini engellemekte ve verimsizleşmesini hızlandırmaktadır.

İnsan eliyle yakılmış ateşlerin, isli kalıntıları ve külleri yüzünden bir çok doğal kamp alanı çirkin bir manzaraya ev sahipliği etmektedir. Bu, insanoğlunun doğal yaşamı istilasıdır.

Küçük ateşler bile bir anda tehlikeli ve harap edici etkiye sahip büyük yangınlara sebep olabilmektedir.Sonuç olarak, kamp ateşleri ya düşük rakımlı yerlerde ya da piknik alanlarında yakılabilmekte, ancak bunlara da sınırlama getirilmektedir. Türkiye şartlarında genelde tüm orman alanlarında ateş yakmak yasaktır. Insanları bu konuda bilinçlendirmek yerine yasaklama yoluna gidilmektedir. Halbuki birçok kamp severin, kamp ateşine duygusal bağlılıkları vardır. Yasaklamalara ek olarak, zamanla ateşin yerini alan modern kamp ocakları da; doğa sever, uygun ve hızlı olduğu kadar verimli olduklarından (en azından yemek yapma konusunda) kamp ateşlerinin pabucunu dama atmak üzeredir. Ama yine de unutmamak gerekir ki, kamp ateşleri acil durumlarda hayat kurtarıcı olabilir. Eğer ıslak, üşümüş, ocaksız kalmış ve sığınacak bir yer de bulamamış iseniz, bir ateş yakmış olmanız sizi donmaktan kurtaracak en iyi çözümdür.
Kamp ateşine gönülden bağınız varsa ve her ne için olursa olsun bir ateş yakmak istiyorsanız, aşağıdaki tavsiyelerimize bir göz atın deriz. Doğa ile uyumlu, etrafına zarar vermeyen, keyifli bir kamp ateşi için uyulması önerilen birkaç kural:
İlk yapılması gereken: Ziyaret edeceğiniz bölgede ateş yakma yasağı olup olmadığını öğrenin. Milli Parklar Müdürlüğü, Orman Müdürlüğü ve Köyişleri Müdürlüğü vb... kurumları gitmeden önce arayabilirsiniz. Dikkat edin, kurak sezon (yaz sezonu) süresince kamp yapmak bazı bölgelerde tamamen yasaklanmış olabilir. Bu dönemler için uygulanan yönetmelikleri biliyor olmak ve yakmış olduğunuz ateşi kontrol altında tutmak sizin sorumluluğunuzdur, unutmayın.

Kamp yapılabilecek bölgelerde ve diğer piknik alanlarında, ateş sadece ocaklarda, mangalda, etrafı taşlarla belirlenmiş yerlerde yakılabilmektedir.


Ateş yakmanın yasak olmadığı bölgelerde ateş için etraftaki taşlardan bir çember yapın ve içini kazarak çukurlaştırın. Ateşle işiniz bittiğinde yapmış olduğunuz bu çemberi bozmalısınız. Eğer varmış olduğunuz noktada daha önceden yapılmış olan bir ateş çemberi var ise burayı kullandıktan sonra temiz bir halde bırakmalısınız.

Ateş çemberine bir başka alternatif de "mound fire" yani yığma ateştir. Bir kazma ya da daha ufak bir çapa ile bir daire çizin, ve çok derin olmayan bir çukur açın, çukuru mineral toprak ile (kumlu, parlak renkte ve verimsiz bir toprak çeşididir.) doldurun ve zemini bu toprakla düzleştirip biraz yükseltin. Bu sistemi, etraftaki düz, büyük bir kayanın üzerinde de yapabilirsiniz. Burada amaç, ateş etrafındaki diğer bitkilerin zarar görmesini engellemektir. Işiniz bittiğinde de yapmış olduğunuz toprak yükseltiyi kolayca dağıtabilirsiniz. Bu tür bir malzemeyi kamp yapacağınız yere götürmek sizin tercihinizdir.

Ateş yakacağınız alandaki tüm yanıcı maddeleri uzaklaştırın. Ideal olanı, ateşi alevi pekiştirmeyecek bir zemin (kum, çakıl ya da akarsu yataklarında bulunan mineral toprak vb..) üzerinde yakmanızdır. Ateş yakmak için sadece kurumuş çalı, çırpı, dal ve odun parçalarını toplayın, ayrıca kurumuş yaprakları da kullanabilirsiniz. Gövdelerinden kırılmış veya ayrılmış olsalar bile henüz taze olan ağaç dallarını kullanmayın ve ağaçları ateş yakmak için kesmeyin. Insanoğlunun doğal yaşamın döngüsü ile uyum içerisinde yaşaması, onu mutlu kılacak tek anahtardır...

Odunları, kamp alanınızdan uzaktaki farklı yerlerden toplamaya çalışın . Aksi takdirde, kamp alanınızın çevresindeki bitki örtüsünde doğal olmayan bir çıplaklık meydana gelecektir. Eğer mümkünse kampa giderken çıra veya kolay yanabilecek malzemeleri yanınızda götürebilir ya da gideceğiniz bölgeden satın alabilirsiniz.Tamamen küle dönüşebilecek, doğada yok olacağını bildiğiniz çöpler ateşe atılabilir. Plastik, metal vb.. maddeleri ateşe atmayın. Size tavsiyemiz, hiçbirini ateşe atmamanızdır.

Ateşi yakarken ilk olarak kısa dal parçalarını ve kuru, ince dalları üst üste yığarak küçük bir koni yapın ve bir kibrit/çakmak yardımıyla dalları tutuşturun (Yanınıza çıra veya ıslanmayan kibrit aldığınızdan emin olmadan yola çıkmayın - kamp yapmak için gerekli 10 hayati malzemeden biri -).

Eğer ısınmak ve hayatta kalabilmek amacıyla bir acil durum ateşi yakıyorsanız, ilk amacınızın arkadaşlık ve dostluğunuzu pekiştirmek olmadığı aşikardır ama yine de doğaya fazla zarar vermemeye çalışın. Acil durum için ıslanmaz kibrit ve çıranın yanınızda bulunmasının önemini bir kez daha hatırlayın.


Kıyafetlerinizi kurutmanız gerekirse ateşinize yakın geçecek şekilde, bir ipi, iki ağaç gövdesine ya da ağaçlar çok uzak ve ipiniz kısa ise yürüyüş batonlarını kullanarak bağlayabilirsiniz; ıslak fakat kolay alev alabilecek malzemeden yapılmış giyeceklerinizi ateşin yakınına asmamaya dikkat edin.

Ateşi söndürmek için, önce alevin üzerine su dökün, bir sopa yardımıyla ateşi tekrar canlandırın ve tekrar su dökün. Parçaların tekrar kor olmayacağına inandığınız zamana kadar bu işlemi tekrarlayabilirsiniz. Kül halindeki parçaların elinizle tutabileceğiniz kadar soğuk olması gereklidir.

Ateşin sönmesinden sonra çukurun içerisindeki tüm çöpleri toparlayın, kömürleşmiş odun parçalarını ateş çemberinden çıkartın, kamp alanından uzak bir yere götürün, ufak parçalara bölün ve bunları çevreye saçın. Taşlardan yapmış olduğunuz çemberi bozun ve çevresinde odun yığınları bırakmayın. Bu işlerin her birini yapmak size angarya gibi gelebilir ancak bu kamp ateşinin eğlenceli kısmının sonunda ortaya çıkan manzarayı bir nebze olsun gizlemek için en emin yoldur.


Dip not: Kamp ateşleri, kamp alanlarında eğlenceli, nadir de olsa yüksek mevkiilerde izinli, çoğu zaman acil durumlarda hayat kurtarıcıdır. Eğer bir ateş yakacaksanız; ateşi yakmak, kontrol altında tutmak, söndürmek ve sebep olabileceği tehlikeleri ve zararları minimuma indirgemek sizin sorumluluğunuzdadır. Bunu unutmayın!

HAVA TAHMİNLERİ

YAĞIŞ
Kışın uçak dumanı kaybolmazsa 6-8 ºC den sonra yağmur yağacak.
Yazın, hava birden soğursa dolu yağacak.
Gece, yıldız yoksa, yağmur yağacak.
Güneş doğarken, gökyüzünün kırmızı, gök kuşağının sabah görünmesi, ayın etrafında küçük bir hale bulunması, yağmura işarettir.
Bazı kimseler, romatizma ağrılarının azmasıyla yağmur yağacağını tahmin edebilirler.
Gecenin karanlık, kasvetli ve gri olması hali, atmosferin aşırı rutubet ile yüklendiğini ve yağış ihtimalinin arttığını belirtir.
Gece otlar kuruysa, sabah yağmur yağacak demektir.
Yere yakın bulutlar, yağış getirirler.
Rüzgarsız günde, uzaktaki seslerin duyulması nem oranının artmasından dolayı yağış göstergesidir.
Eski yaraların, kesiklerin, romatizma, ülser, gibi ağrıların artması yağışı gösterir.
Kırlangıçların su yüzeyine yakın olarak uçmaları, kısa bir süre sonra yağmur yağacağını gösterir.
Güneş batarken, gök yüzünün donuk olması, yağmura işarettir.
Sineklerin, kapalı yerlere ve insanlara hücumu yağmura delalettir.
Ay sarı ise, yakında yağmura işarettir
Ayın kenarları, girintili çıkıntılı ise, hava bozacak, yağmur yağacaktır.
Hava kapandıktan sonra çıkan rüzgar yağmurun geleceğini gösterir.

RÜZGAR VE FIRTINA
Güneş doğarken, hava turuncu olursa, fırtına kopacak.
Horozlar, vakitsiz öterse, hava bozacak, fırtına kopacak.
Güneş doğarken, kırmızı görünmesi, batarken gök yüzünün kırmızı olması, rüzgara işarettir.
Güneşin, soluk ve dumanlı doğması, ayın parlak olması, bulutların beyaz olması, güneş ve ayın etrafında bir kavis bulunması, fırtınaya işarettir.
Kamp ateşinin dumanı, yükselip, birden aşağıya inerse, yaklaşan bir fırtına var demektir.
Yıldızlı bir gecede, uzaklardan göz kırpmasını andıran minik şimşekçikler yağmur ve gök gürültüsü, fırtına habercisidir.
Gök yüzü kızıla dönerse fırtına kopacak.
Fırtınadan önce, havada artan nem ile beraber, branda, doğal elyaflardan yapılmış halat, balta sapı, gibi tahtalar, sertleşip, tuz nemlenmektedir.
Ayın sarımtırak, portakal rengi, birkaç gün içinde fırtınaya işarettir.
Oluşan düşük basınç nedeniyle, bataklık, duman ve bunun gibi kokuların daha uzaktan alınması, fırtınaya işarettir.
Kargaların, delicesine, bir aşağı, bir yukarı, uçmalarından kısa bir süre sonra şiddetli rüzgar çıkacağı anlaşılır.
Karaca, geyik, dağ keçisi gibi hayvanların daha alçak rakımlı yerlere inmesi fırtına geleceğini gösterir.
Martıların karaya yakın olmaları, karada tünemeleri, havanın bozacağına işarettir.
Güneşin doğarken ve batarken kırmızı görünmesi, rüzgara işarettir.
Güneş batarken, havadaki sarılık, rüzgarı gösterir.
Gün doğarken, güneşin yüksek bulutlar arasında olması, rüzgar çıkacağına işarettir.
Sert kenarlı bulutlar, rüzgara işarettir.
Bükümlü ya da keskin kenarlı bulutlar, sert rüzgarların habercisidir.
Ay kırmızı ise rüzgara işarettir.
Ayın çevresinde benekli hale varsa fırtınaya işarettir.

ISINAN HAVA
Kuşlar, bilhassa kırlangıçlar yüksekten uçarsa,
Kuşlar öterse,
Böcekler toplu halde uçarsa,
Martılar yüzerse,
Güneş batarken kızıllık olursa,
Horozlar ikindi vakti öterlerse,
Uçak dumanı, uzunsa,
Gece, yıldız varsa,
Gökyüzü, koyu mavi görünürse,
Güneş doğarken, parlak ve hafif sisli bulunursa,
Gökkuşağı akşam görünürse,
Güneş ve ay etrafında büyük hale olursa, havanın iyi olacağı anlaşılır.
Havanın sisli bulunması, sükunetli olacağını gösterir.
Sabah, gün doğduğunda ortalık griye yakın bir renge bürünmüşse, hava güzel olacak demektir.
Batan güneşin kızıl olması, atmosferin çok az rutubet ihtiva ettiğini, dolayısıyla 24 saat içinde yağış ihtimalinin çok az olduğunu gösterir.
Açık bir ufka doğru inen öğleden sonra güneşinden zaman zaman göz kırpar şekilde yeşil ışınlar çıkıyorsa havanın bir gün sonra iyi olacağını anlarız.
Gece veya sabah, çiğ veya kırağı varsa hava yağışsız olacak demektir.
Bulutların yüksekte olması genelde iyi havanın işaretidir.
Yarlardan, vadilerden, sulardan sabah yükselen pus, o gün hava koşullarının iyi olacağını gösterir.
Sabah erken sis olması, havanın iyi olacağına işarettir.
Gün doğarken, güneşin alçak bulutlar arasında olması, iyi havaya işarettir.
Yumuşak bulutlar, iyi havanın habercisidir.
Dolunay sırasında, ay çok berrak ise, havaların birkaç gün çok iyi gideceğine işarettir.
Yağmurdan sonraki, rüzgar yağmurun bittiğini gösterir.
Arıların yuvalarından uzaklaşmaları, örümceklerin ağ yapmaları, kırlangıçların yüksekten uçmaları, havanın düzeleceğini gösterir
Ev, fabrika, vapur bacalarından çıkan dumanlar dağılmadan göğe doğru yükseliyorsa hava iyi olacaktır.
Kuşlar, özellikle av kuşları, yüksekten uçarsa hava iyi olacaktır.

SOĞUYAN HAVA
Martılar, karaya çıkar, sinekler barınacak yer ararsa hava bozacak.
Uçak dumanı kısaysa, önceki güne nispeten kötü olacak.
İnce fakat sık bir bulut tabakasının ayı yavaşça örtmeye başlaması, iyi havanın sonunu gösterir.
Yalnız bir yönde yıldızlar var, diğer yönde yoksa, yaklaşan kötü hava var demektir.
Balıkların su dışına sıçramaları, arıların yuvalarından uzaklaşmamaları, örümceklerin ağ yapmaktan vazgeçmeleri, kırlangıçların alçaktan uçmaları, havanın bozacağını gösterir.

YILDIRIM
Balta, bıçak gibi metal malzemelerin, çelikleri tınlıyorsa, saçlar belirgin bir şekilde elektriklenmiş gibi çatırdıyorsa, o noktaya yıldırım düşecek demektir.

Bulutlar

* Cumulus: Pamuk yığınına benzer , parçalı, beyaz bir bulut türüdür. Orta irtifada bulunur ve genellikle iyi hava habercisidir.

* Cirrus: Tüyler şeklinde, ince ve genelde beyaz olup yüksek irtifada ( 15.000-20.000 m arasında) oluşur. Genelde kötü hava habercisidir. Eğer sabah erken saatlerde gözlenmişse akşama doğru havanın bozacağını söyleyebiliriz.

* Stratus: Gri renkli yağış yüklü bulutlardır. Kesinlikle yağış habercisidir. Ancak sabahları vadi içinde sis şeklinde olabilir. Bu gibi durumlarda ise iyi hava habercisidir.

* Fraktocumulus: Rüzgarlı havalarda parçalanan cumulus bulutlarıdır. iyi hava habercisidir.

* Stratocumulus: Gri renkli, yoğun pamuksu bulutlardır. Kesin yağış anlamına gelir.

* Nimbostratus: Gri renkli kalın, çok yükseklerde olabilen yağış bulutlarıdır.

* Cirrostratus: İnce, devamlı bir tabaka halinde çok yükseklerde bulunan ve başka bulutlarla kombine halindeyse yağış getirir.

* Altostratus: Gri renkte, ince çizgiler halinde ve temiz havada gözlendiğinde ertesi gün yağacak anlamına gelir.

* Altocumulus: Parça parça ince bulutlardır. Çok kalın değilse ve geniş bir yüzeyi kaplamıyorsa iyi hava demektir.

* Cumulonumbus: Yıldırım, şimşek fırtınası ile yağış anlamına gelir. Çok yükseklere çıkabilen Atom bombası mantarı şeklinde olur.


Yıldırımlar
1980 ve 1995 yılları arasında sadece ABD de yıldırım nedenli 82 ölüm vakası gerçekleşmiştir. Ülkemizde bu tip bir istatistik olmasa da açık alanlardaki yerleşim birimlerinin çokluğu nedeniyle yıldırım sonucu ölümlerin çok daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.

Yıldırım düşmesi geniş bir alana yayılan bir elektrik akımıdır ve her elektrik akımı gibi size ulaştığında kalbinizin ve solunumuzun durmasına ve yanıklara sebep olabilir. Doğa koşullarında elinizden geldiğince farkına varmadan bir fırtınaya yakalanmamaya çalışın. Eğer şimşekler siz şehir dışındayken çakmaya başlıyorsa çabuk harekete geçin. Doğa koşullarında bir fırtınaya yakalandığınızda:

- Yalnız ve yüksek ağaçlardan ve benzeri cisimlerden uzaklaşın. Tek başına duran yüksek nesneler yıldırımın en çok düştüğü noktalardır.
- Sırtlardan ve tepelerden inin. Yıldırım, çıkıntılı topoğrafik oluşumlara düşmeye eğilim gösterir. Kötü havalarda yüksek noktalardan ve açık alanlardan uzak durun. Daha alçak alanlara önelin.
- Durgun ya da akan sulardan uzak durun.
- Dıştan metal destekli çantalar, batonlar, kramponlar ve kazmalar dahil olmak üzere, üstünüzdeki bütün metal ve karbon
bazlı eşyalardan kurtulun.
- Alçak mağara ve sarkıtlardan uzak durun. Yıldırım akımı kolaylıkla mağara aralığı üzerinden atlama yaparak girişte duran
bir insanın çarpılmasına neden olabilir.
- Kendinizi topraktan soyutlayın. içten mat destekli çantaların üzerine veya matınızın üzerine oturun veya ayaklarınızı kendinize çekerek yere çömelin. Temas alanı artacağından sakın yere yatmayın.
- Grubunuzda bulunan arkadaşlarınızdan en az 10 metre (mümkünse daha fazla) uzaklaşın.
- Yıldırıma maruz kalan bir kişinin aynen normal elektrik çarpmasında olduğu gibi suni teneffüs ve kalp masajı ile hayata
dönebileceğini unutmayın.
- En iyi yer neresi?. Alçak bir alanda, kabaca birbirine eşdeğer boydaki ağaç topluluklarının bulunduğu alanlar veya açık bir alanın en alçak bir kesimi.

Yıldırım ne kadar yakınınıza düştü? Şimşeği görmenizle sesini duymanız arasındaki zamanı ölçün. Ses yaklaşık olarak saniyede 300 metre ilerler. Eğer şimşeği gördükten 10 saniye sonra sesi size ulaşıyorsa fırtına yaklaşık 3 km. ötenizdedir. Eğer bir sonraki şimşeğin sesi size daha kısa sürede geliyorsa bu fırtına size yaklaşıyor anlamına gelir. 

Ormanda Kar Yürüyüşü

1- Bu gibi hava koşullarında yani soğuk (ve devamında ıslak) havalarda 1. "Hayatta kalma" kuralı olabildiğince kuru kalabilmektir.. (kelimeleri abarttığımı düşünmeyin, basit gezintilerin nasıl birer faciaya dönüştüğünü biliyorum..)

2-Bunu gerçekleştirmek çoğu zaman kolay olmayabilir.Kuru tutmanız gereken ve bunu başarması en zor ve en önemli uzuv ayaklardır.(Eller de en çabuk üşüyen uzuvdur ama elinizi kuru tutmanız çok daha kolaydır)Sözkonusu ayaklar olunca ayakkabının önemi ortaya çıkar.
Ayaklarınızı bu şartlarda en iyi koruyan bot tarzı, dışı deri, (tek parça veya az parçalı olması ideal)kumaş veya benzeri bölümü olmayan, dili ayakkabı gövdesiyle birleşik ( yani ayrık dilli olmayan)botlar ideal sayılabilir. Uygun bir botun dış görünüşünü tarif ettikten sonra en önemli özellik botun suya karşı olan "tavrına" bakmak gerekir.İdeal bot su geçirmeyen ama derinin nefes almasını da sağlayan bir yapıda olmalıdır..Bu durumda hemen aklımıza pahalı Gore-Tex ayakkabılar gelir..Fakat bu ayakkabılar bile bazen, uzun süreli suya maruz kalmalarda dikişlerinden su sızdırır.(İşte burda parça sayısının, dolayısıyla dikiş uzunluğunun önemi ortaya çıkar)Çok kaliteli Gore-Tex ayakkabılarda bunun önlemi de alınmıştır tabi..Ayakkabınızın kesinlikle ayağınızı sıkmaması gerekir. Hatta bu tür botlar kalın çorapla da giyilebilsin diye 1 numara büyük alınır. Bot ne kadar iyi olsa bile sıkıysa ayağınızda kan dolaşımını engelleyeceği için üşüme- donma daha çabuk olacaktır.

Gore-Tex ayakkabınız yok diye bu işten vazgeçmeye kalkmayın hemen.Eğer kalınca deri bir botunuz varsa işinizi o da görür. Yalnız bir,iki işlemle. Önce botun derisinin temiz(çamursuz) olduğuna emin olun. Piyasada deri botlar için satılan "su geçirmeyi önleyen"
spreyler de vardır. Bunlar da iş görür fakat oldukça ince bir kat oldukları için dayanma süreleri kısıtlı olabilir. Bizim eskiden kullandığımız bir yöntem deri üzerine bolca vazelin sürmektir.Saf (en ucuz) vazelin işinizi görür. (Gül kokulu olanları seçmek size kalmış)Vazelini (en iyisi elinizle) botunuza iyice yedirin.Dikiş yerlerinin iyice vazelinlendiğine emin olun. Bu yöntem derinin kalınlığına göre ayaklarınızı 1-2 ila 4-6 saat kadar kuru tutabilir.

Vazelinin diğer bir faydası da deriyi besleyip, nemli tutmasıdır.
Aslında vazelin yerine lanolin ve benzer yağlar katılmış doğal balmumu bu iş için en iyisi olduğu söylenir. Fakat bunu bulmak kolay olmayabilir. (Bulursanız ne ala..)

Derin karda yürürken ayakkabınız ne kadar iyi olursa olsun üstten içeri kar kesinlikle girer. Bunu engellemenin tek yolu "tozluk"
kullanmaktır.Tozluklar ayakkabının ucundan başlayan ve yarısını örten, diz altına kadar kordura kumaştan yapılmış, silindirik bir parçadır. Yukarı sıyrılmasın diye ayakkabının altından geçen çelik tel veya perlondan bir bant vardır.

Ayakları koruyan son giysi çoraptır. Soğuk koşullarda kesinlikle pamuklu çoraptan kaçınmak gerekir. Yün iyi bir seçimdir. Ama bunlar uzun yürüyüşlerde ayakları su toplatabilir. (Gerçi ayaklar kuru ise su toplama riski çok azalır) Bizim dağlara gittiğimiz zamanlarda köylülerden yalvar yakar aldığımız (çünkü onlar için bile çok
kıymetliydi) yavru hayvanların yününden yapılan çoraplar kullanırdık..(Bundan bende 1 ad. var. 20 yıldır kullanıyorum!!) Bu çoraplar yumuşacık, uzun kıllı, ışıkta pırıl pırıl parlayan yün lifleriyle dikkat çeker..

Son yıllarda bu tür aktiviteler için çok iyi tasarlanmış çoraplar üretilmektedir. Bunların çoğu özel sentetik dokulardan yapılır.
Botunuzun boyutu izin veriyorsa 2 ad çorabı üst üste giymekte bir sakınca yoktur.

Fakat ayak ıslanmasın diye çorabın üstüne naylon torba geçirme yöntemini uygulamayı düşünen varsa bunu unutsun çünkü ayaklar bu durumda çabucak terler ve bu sefer dışarıdan gelen ıslaklıktan önce ayaklar ıslanmış olur. Belki kalın bir naylonu ayakkabının dışına çok sıkı olmayacak şekilde geçirmek geçici bir çözüm gibi görünse de çok kullanışlı ve uzun ömürlü olmaz..

Özellikle derin karda yürürken elbisilerin, bacakların mümkün olduğunca karla az temas etmesini sağlamak gerekir. Grup halinde yürünüyorsa ( ki tek sıra halinde yürümek en doğrusudur) öndekinin ayak izine (çukuruna) basılması en iyi yöntemdir. Bu liderin (en önde gidenin) arkasındakilerin daha az yorulması demektir. Eğimli arazideki çıkışlarda bu yöntem daha da önem kazanır. Her ayak çukuru kısa bir süre sonra bir çeşit merdivene dönüşür ve tırmanmak daha kolaylaşır. (Tabi arada bir “iz açan” la arkadakilerin yer değiştirmesi en adil bir davranış olacaktır)

Karda mola verildiğinde de kara oturmamaya çalışılmalıdır. Vücut ısınız oturduğunuz yerdeki karı bir süre sonra eritir ve çabucak ıslanırsınz. Oturacak hiç bir yer yoksa ve her ne nedenle oturmanız gerekiyorsa ve en az 2 kişiyseniz karşılıklı olarak birbirlerinizin dizine oturabilirsiniz.

Karlı bir dağa tırmanmak o kadar zor,uzun ve yorucu ama ordan inmek bazen bir o kadar kısa ve zevkli olabilir. (ör: Erciyes Dağı Şeytan
Boğazı: Zirveye tırmanış: 4-5 saat, aşağıya iniş 10 dakika!!.. Bu nasıl yapılır? Gayet basit: Oturun kıçınızın üstüne (impertex pantolonunuz varsa çok iyi olur.) Salın aşağıya!!
Fakat dik inişlerde, elinizde fren görevi yapacak bir dağcı kazması ( ve tabiki kaskınız!!) olmadan bunu pek denemenizi önermem.. Hele zemin biraz sert ve ayağınızda krampon varsa ayakları yerden kesmek gerekiyor. Aksi halde hayatınızın en uzun taklasını atabilirsiniz!!


Bu akşamki Orman yürüyüşünde yanınıza pilleri sağlam bir fener almayı unutmayın. Eğer klasik ampullü bir feneriniz varsa yanınızda yedek pil bulunsun. Çünkü harcadığınız pil enerjisinin % 90-95’i ampülün çevresini ısıtmaya gidiyor..(elinizi ısıtmaya
yarayabilir!!) "Korkunç" ama gerçek.. Artık neyseki LED’li fenerlerimiz var. Bendekine 2 ad kalem pil koydum 2 yıldır aynı pilleri kullanıyorum..Bu LED’li fenerler çok uzağı aydınlatmaz diyecektim ki dükkana yeni gelen Cat-Eye’ın mercekli LED’li feneri aklıma geldi.. Adamlar işi çözmüş..Hem uzun ömürlü hem parlak bir ışık veren( ama fiyatı biraz tuzlu :45.- EU) fenerlerimiz var artık..
Gerçi bu bisiklet için ama bilgi olsun diye ,yazdım. El feneri olarak kullanılabilir..

Pil konusu gelmişken yazayım. Artık Alkalin pil (Duracell, Energizer
vs..) almak bence ahmaklık olmaya başladı. Piyasaya gelen Nİ-MH pillerin kapasitesi 2000 mA.’e kadar çıktı. Bu pil doğru kullanımda 1000 kere şarj edilebiliyor. Ömrü en baba alkalin pilin 4-5 katı.
Fiyatı ise pahalı bir alkalin pilin sadece 2-3 katı. Şimdi şu hesaba bakın.(Ni-Mh pilin ötekine oranla ömrünün 4-5 katı olduğunu kaale almıyoruz) Alkalin pilin fiyatı: Ortalama:
2 Milyon TL. İyi şartlarda bu şarjlı pili (Ni-Mh )1000 kere kullandınız. 1000 kere 1 ad.alkalin pil alırsanız 2 MİLYAR TL ödemiş olursunuz. Halbuki aynı işi (hem de 4-5 katı uzun ömürle) görecek pilin fiyatı 4-5 milyon TL!!Uzun ömrü de(3 kat diyelim) katarsak 1 pilde kazancınız 6 milyar. Fenerinizde 4 ad pil yeri varsa kazancınız 24 MİLYAR TL!! (pardon 24 MİLYAR TL eksi 16-20 Milyon TL, eksi 10 USD(şarj aleti)Yani 23 Milyar 965 Milyon TL !!) Diyelim Nİ-MH pilleri çok hor kullandınız. 500 şarjdan sonra piller
öldü: Kazancınız : 12 Milyar TL eksi 16-20 milyon TL, eksi 10 USD.( pil fiyatlarının hiç değişmediğini varsayarsak!!)

Şimdi bu hesabı görüp normal pil alır mısınız? Üstelik doğaya atılan
4 adet yerine 4000 zehir yani pil de cabası..(Şarjlı pillerdeki normale göre olan 0,3 voltluk eksiklik aletlerde herhangi bir sorun
yaratmıyor) 

Yön Bulma

Dünya üzerinde bulunduğumuz yeri harita ve aletler kullanarak belirliyebiliriz.Bulunduğumuz noktadan diğer bir noktaya giderken, yürüdüğümüz yönü rota olarak adlandırırız.İki nokta arasında birçok engeller,tepeler,ormanlar,göller ve nehirler yer alabilir.Önemli olan bir yerden diğerine giderken, saydığımız bu engelleri aşarken rota dediğimiz yönümüzü kaybetmememizdir.

Yapılan araştırmalarda bir kişi bilmediği bir arazide hareket ediyorsa bir müddet sonra yön duygusunu kaybettiği görülmektedir.Yürüyüş sırasında, yaşamlarında sağ ayağını kullanan insanların kuvvetli olan bu ayakları ile sola göre daha uzun adım attıkları görülmektedir.Bu nedenle düz bir doğru üzerinde yürüdüklerini zanneden kişilerin rotalarından sola doğru saptıkları ve zaman içinde sola doğru çok geniş bir yay çizdikleri görülmektedir.Sonuçta umdukları yere ulaşamadıkları gibi nerede olduklarını bilememektedirler.Son yıllarda ülkemizde doğada etkinlik gösteren kişilerin sayısı artmıştır.Bu sayı artışı beraberinde kazaları ve kaybolma olaylarını getirmektedir.Yön saptama çok kesin ve net bir hadisedir.Doğada yürüyen bir kişi net olarak nerede olduğunu bilmeli veya kaybolduğunu kabul etmelidir.

Pusula ve şimdi öğreneceğimiz yöntemlerle yeryüzeyinde ancak yön saptaması yapılabilir. Yani ancak istenen rotada yürümek mümkün olabilir.Yeryüzü üzerinde nerede olduğumuz sorusunun cevabı farklı aletler gerektirir.Bu aletlerden elde ettiğimiz sonuç ile enlem ve boylamımızı derece,dakika ve saniye cinsinden öğrenebiliriz.Bu bilgi ancak bir haritaya aktarıldıktan sonra o anki haritadaki yerimizi bilebiliriz.

Sonuç olarak doğada yönümüzü belirlemeden önce kabaca nerede olduğumuzu bilmek zorundayız.Ancak bundan sonra nereye gideceğimizi düşünüp sonra yönümüzümü saptamalıyız.

Yön Saptama Yöntemleri

Pusula Yardımı İle : Yönümüzü en kolay pusula yardımı ile saptıyabiliriz.Pusula ibresinin koyu renkli ucu manyetik kuzeyi gösterir.Kuzeyinin nerede olduğunu belirledikten sonra,hangi yöne gidecek isek o yönde yer alan bir cismi (örneğin ağaç,iri kayalar gibi)hedef alıp oraya kadar gitmek ve o noktada gitmek istediğimiz yönde yeni bir cisim saptamak gerekir.Bu yöntemle mümkün olduğu kadar düz bir çizgide yol alınabilir.

Pusula
Doğada gidilecek yön için belirli cisim ve işaretleri hedef alıp yürüyün.

Kutup Yıldızı İle
Dünyamızın kutup noktalarından geçen hayali eksen çizgisi kutup yıldızının çok yakınından geçmektedir.Bu nedenle geceleyin yıldızlar ve gezegenler hareket halinde iken(dünyanın kendi etrafında dönüşünden dolayı)kutup yıldızı sabit kalır.Doğada herhangi bir yıldızı hedef alıp yürür iseniz,yıldızın hareketinden dolayı düz bir çizgide yürüyemezsiniz.
Dünyanın dönüşünden ötürü kutup yıldızı çevresinde diğer yıldızların dönüşü."Görüntü fotoğraf filminin uzun pozlandırılması ile elde edilmiş. (Corbis.com)"

Bu nedenle gökyüzünde yanlızca kutup yıldızını bularak onun kuzeyi gösterdiğini bilerek,amaçladığınız yönde yürüyebilirsiniz.Kutup yıldızını bulmak için belirgin bazı yıldız guruplarını bilmek zorundasınız.(Bu bilgiler kuzey yarım küresinde geçerlidir)

Büyük Ayı yıldız gurubu 7 yıldızdan oluşur.Görünümü eğik duran kahve cezvesine benzer.Sapın karşısında yer alan kenarın uzunluğunu 5 le çarptığımızda ve kenar yönünde kutup yıldızını buluruz.Kutup yıldızını doğru bulduğumuzdan emin olmak için yan yatmış ve beş yıldızdan oluşan bir W harfine benzeyen Cassiopeia yıldız gurubunu kullanırız.Büyük W nun ortasındaki yıldız, kutup yıldızı doğrultusundadır.


GüneS İle Yön Bulma : Parlak güneşli bir günde bir sopa ve gölgesi yardımı ile yön tayini yapılabilir.Sopanın gölgesi işaretlenir.Bir süre sonra yer değiştiren gölge ucu tekrar işaretlenir.Bu iki işareti birleştiren çizgiye dik doğru S - N eksenidir.Birinci işareti sola ve ikinci işareti sağınıza aldığınızda yüzünüz kuzeye bakmaktadır.

Saat Yardımı İle Yön Tayini : Güneşli bir günde bileğimizdeki saat yardımı ile yön tayin edebiliriz.Saatin akrebi güneşe döndürülür.Saatin 12 rakkamı ile akrebin oluşturduğu açının açı ortayı Güney-Kuzey Hattıdır.Güneş tarafı güney yönüdür.

 

 

 

Harita Bilgisi

Yeryüzünün tamamının ya da bir bölümünün, kuşbakışı görünüşünün, belli bir ölçek dahilinde küçültülerek, bir düzlem üzerine aktarılmasıyla elde edilen çizime harita denir.
Bir çizimin harita özelliği taşıyabilmesi için gerekli olan koşullar şunlardır:

1. Kuşbakışı olarak çizilmiş olması
Haritası çizilen alanın tam tepeden görünüşü kuşbakışı olarak adlandırılır. Haritaların çiziminde tepeden görünüm sağlanamaz ise yeryüzü şekillerinin biçimlerinde, boyutlarında ve birbirlerine göre uzaklıklarında değişmeler olur.

2. Ölçekli olması
Haritalardaki küçültme oranına ölçek denir. Bir başka ifade ile harita üzerindeki uzunlukların gerçek uzunluklara olan oranıdır. Yer şekillerinin biçimleri ve boyutları, oldukları gibi aktarılamadığı için, belli bir ölçek dahilinde küçültülmesi gereklidir. Ölçek iki şekilde gösterilir.

a. Kesir ölçek: Küçültme oranı kesirli sayılarla ifade edilen ve haritalarda en çok kullanılan ölçeklerdir. 1/500, 1/5.000, 1/50.000, 1/500.000 gibi.
Kesir ölçeklerde pay her zaman 1 dir. Paydada yer alan sayı ise, haritası çizilen alanın kaç defa küçültüldüğünü gösterir.

b. Çizik (Grafik) Ölçek: Eşit dilimlere ayrılmış bir çizgi üzerinde harita üzerindeki uzunlukların gerçek uzunluklara oranının gösterildiği ölçeklerdir.

Herhangi bir yerin, kuşbakışı görünüşünün ölçeksiz ve kabataslak olarak bir düzleme aktarılmasına kroki denilmektedir. Harita ile kroki arasındaki fark, krokinin ölçeksiz, haritanın ise ölçekli olmasıdır.

3. Bir düzleme aktarılmış olması
Dünya’nın kutuplardan basık, Ekvator’dan şişkin kendine has küresel bir şekli vardır. Dünya’nın küresel yüzeyi düzleme aktırılırken bazı güçlüklerle karşılaşılır. Bunun nedeni, küresel yüzeyin düzleme aktarılmasının geometrik açıdan imkânsız olmasıdır. Buna bağlı olarak haritalar çizilirken, kara ve denizlerin yerküre üzerindeki biçimleri ve genişlikleri tam olarak yansıtılamamakta ve boyutlarında gerçeğe uymayan bozulmalar olmaktadır. Haritalarda görülen ise, gerçeğin az ya da çok benzeridir.
Harita çizimindeki zorluklar dikkate alınarak bazı metodlar geliştirilmiştir. Buna projeksiyon (izdüşüm) yöntemleri adı verilir.
Projeksiyonlar, izdüşüm (Yükseltinin sıfır m. kabul edilmesi) esasına göre çizildiğinden, yükseltinin fazla olduğu yerlerde ve ülkelerde izdüşüm alan ile gerçek alan arasındaki fark artar.
Türkiye’de, izdüşüm alan ile gerçek alan arasındaki farkın en fazla olduğu bölgeler Doğu Anadolu ve Karadeniz, en az olduğu bölgeler ise Marmara ve Güneydoğu Anadolu’dur.
Başlıca projeksiyon yöntemleri şunlardır:
· Silindir Projeksiyon: Ekvator ve çevresindeki bölgelerin çiziminde kullanılır.
· Konik Projeksiyon: Kutuplar ve çevresindeki bölgelerin çiziminde kullanılır.
· Düzlem (Ufki) Projeksiyon: Bu projeksiyonla elde edilen haritalarda biçim ve alan bozulmaları çok fazladır. Bu haritalar daha çok denizcilik ve havacılıkta kullanılır.

HARİTA ÇEŞİTLERİ
A. KULLANIM AMAÇLARINA GÖRE HARİTALAR

1. İdari ve Siyasi Haritalar
Ülkelerin başka ülkelerle olan sınırlarının gösterildiği haritalara siyasi haritalar adı verilirken, ülkelerin kendi içerisindeki illeri, eyaletleri, bölgeleri gösteren haritalara idari haritalar denilmektedir.

2. Beşeri ve Ekonomik Haritalar
Nüfus, göç, yerleşme, tarım, hayvancılık, sanayi, turizm, vb. dağılışını gösteren haritalardır.

3. Fiziki Haritalar
Yeryüzü şekillerinin fiziki yapısını, dağılış ve yükseltilerini gösteren haritalardır.

4. Özel Haritalar
Belirli bir konu için özel olarak hazırlanan haritalardır. (Jeomorfoloji, meteoroloji, toprak haritaları gibi.)

B. ÖLÇEKLERİNE GÖRE HARİTALAR
1. Büyük Ölçekli Haritalar
a. Plânlar: Ölçeği 1/20.000'e kadar olan haritalardır. Şehir imar plânları, kadastro haritaları bu türdendir.
b. Topoğrafya Haritaları: Ölçeği 1/20.000 ile 1/200.000 arasında olan haritalardır. Ulaşım haritaları ile topoğrafik, jeolojik, morfolojik haritalar bu türdendir.
Büyük ölçekli haritaların genel özellikleri şunlardır:
– Paydası küçüktür.
– Dar alanları gösterir.
– Ayrıntıyı gösterme gücü fazladır.
– Küçültme oranı azdır.
– Aynı alanı gösteren küçük ölçekli haritalara göre düzlemde daha fazla yer kaplarlar.
– İzohipsler arası yükselti farkı azdır.
– Bozulma oranı azdır.

2. Orta Ölçekli Haritalar
Ölçeği 1/200.000 ile 1/500.000 arasında olan haritalardır.

3. Küçük Ölçekli Haritalar
Ölçeği 1/500.000 den daha küçük olan haritalardır. Bu haritalar Dünya’nın, kıtaların, ülkelerin tamamını veya bir bölümünü gösterir.
Küçük ölçekli haritaların genel özellikleri şunlardır:
– Paydası büyüktür.
– Geniş alanları gösterir.
– Ayrıntıyı gösterme gücü azdır.
– oranı fazladır.
– Aynı alanı gösteren büyük ölçekli haritalara göre düzlem üzerinde daha az yer kaplarlar.Küçültme
– İzohipsler arası yükselti farkı fazladır.
– Bozulma oranı fazladır.
PARİTA PROBLEMLERİ
Harita problemlerinde en çok km’yi cm’ye veya cm’yi km’ye çevirme işlemi vardır. Bunun için, cm’yi km’ye çevirirken 5 sıfır silinir. Km’yi cm’ye çevirirken de 5 sıfır eklenir.
1. Uzunluk Problemleri
Kısaltmalar;
G.U. = Gerçek Uzunluk
H.U. = Haritadaki Uzunluk
Ölç. P. = Ölçeğin Paydası

a. Gerçek Uzunluk: Harita uzunluğu ile ölçek verilerek gerçek uzunluk sorulduğunda aşağıdaki formül kullanılır.

b. Harita Uzunluğu: Gerçek uzunluk ile ölçek verilerek harita uzunluğu sorulduğunda aşağıdaki formül kullanılır.

c. Ölçek: Gerçek uzunluk ile harita uzunluğu verilerek ölçek sorulduğunda aşağıdaki formül kullanılır.

2. Alan Problemleri
Kısaltmalar;
G.A. = Gerçek Alan
H.A. = Haritadaki Alan
Ölç. P2 = Ölçeğin Paydasının Karesi
a. Gerçek Alan: Haritadaki alan ve ölçek verilerek gerçek alan sorulduğunda aşağıdaki formül kullanılır.
G.A = H.A x Ölç.P2
b. Harita Alanı: Gerçek alan ve ölçek verilerek haritadaki alan sorulduğunda aşağıdaki formül kullanılır.

c. Ölçek: Gerçek alan ile harita alanı verilerek ölçek sorulduğunda aşağıdaki formül kullanılır.

3. Çizik Ölçeğin Kesir Ölçeğe Çevrilmesi
Harita problemlerinde çizik ölçek verilip kesir ölçeğe çevrilmesi istendiğinde;

formülü kullanılır.

HARİTALARDA YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİ GÖSTERME YÖNTEMLERİ
1. Renklendirme Yöntemi
Fiziki haritalarda yeryüzü şekillerini daha belirgin gösterebilmek için yükselti basamakları renklerle ifade edilir. Renklendirme işlemi, aşağıdaki tabloda gösterildiği gibi olur:
Yükselti basamakları (m) Kullanılan Renkler
0-200 Yeşil
200-500 Açık Yeşil
500-1000 Sarı
1000-1500 Turuncu
1500-2000 Açık Kahverengi
2000 ve üzeri Koyu Kahverengi
Fiziki haritalarda beyaz renkler buzulları ya da kalıcı karları gösterirler. Göl, deniz ve okyanuslar ise mavi renkle gösterilmektedir. Mavinin tonu koyulaştıkça derinliğin arttığı anlaşılır. Renklendirme yöntemi, günümüzde en çok kullanılan yöntemlerdendir.

2. Gölgelendirme Yöntemi
Yerşekillerinin bir yönden ışıkla aydınlatıldığı düşünülür. Buna göre, ışık alan yerler açık, gölgede kalan yerler koyu renkte boyanır. Haritacılıkta daha çok yardımcı bir yöntem olarak kullanılır.

3. Tarama Yöntemi
Eğim ile orantılı olarak kalınlıkları artan çizgilerle yerşekilleri gösterilir.

Tarama yönteminde, eğim fazla ise çizgiler kalın, kısa ve sık olur. Eğim az ise çizgiler ince, uzun ve seyrek olur. Düz alanlar ise taranmayarak boş bırakılır. Fazla kullanılmayan bir yöntemdir.

4. Kabartma Yöntemi
Yeryüzü şekillerinin belirli bir ölçek dahilinde küçültülerek oluşturulan maketleridir. Bu yöntem, yerşekillerinin gerçeğe en uygun olarak gösterilmesini sağlar. Ancak, kabartma haritaların yapılışı ve taşınması zor olduğundan kullanım alanı dardır.

5. İzohips (Eş yükselti) Yöntemi
Deniz seviyesinden itibaren aynı yükseklikteki noktaların birleştirilmesiyle elde edilen eğrilere izohips eğrileri denir.

her hangi bir arazi resmi

İzohips haritası


İzohipslerin özellikleri şunlardır:
· İç içe kapalı eğrilerdir.
· Yeryüzü şekillerinin yükseltilerini ve biçimlerini canlandırırlar.
· Sıfır (0) m izohipsi deniz seviyesinden başlar. Kara ile denizin birleştiği deniz kıyısını düz bir çizgi halinde takip eder. Buna kıyı çizgisi adı verilir.
· İzohips eğrileri dağ doruklarında nokta halini alır. Buralar zirve olarak tanımlanır.
· İzohipsler yeryüzü şekillerinin kuşbakışı görünümünü belirler.
· En geniş izohips halkası en alçak yeri, en dar izohips halkası ise en yüksek yeri gösterir.
· Aynı izohips üzerinde bulunan bütün noktaların yükseltileri birbirine eşittir.
· İki izohips eğrisi birbirini kesmez.
· Birbirini çevrelemeyen komşu iki izohipsin yükseltileri aynıdır.
· İzohipslerin sıklaştığı yerler eğimin arttığını, seyrekleştiği yerler ise eğimin azaldığını gösterir.
· Çukurluklar, derinlik istikametinde ok işareti konularak gösterilir. (Krater, polye, obruk gibi)
· Her izohips eğrisi kendisinden daha yüksek bir izohipsi çevreler. Ancak çukur yerlerde bunun tersi geçerlidir.
· İki izohips eğrisi arasındaki yükselti farkına eküidistans (izohips aralığı) denir.
· İzohipslerin sık geçtiği deniz kıyılarında kıta sahanlığı (şelfi) dar, seyrek geçtiği kıyılarda kıta sahanlığı geniştir. Başka bir ifade ile, alçak kıyılarda deniz sığ, yüksek kıyılarda deniz derindir.

Kıyıdan 200 m. derinliğe kadar olan sahaya kıta sahanlığı (şelf alanı) denir. Yüksek kıyılarda şelf alanı dar (Karadeniz ve Akdeniz kıyıları), alçak kıyılarda şelf alanı geniştir. (Ege ve Marmara kıyıları)

• Deniz seviyesine göre aynı derinlikteki noktaların birleşmesi ile elde edilen çizgilere izobat (eş derinlik) eğrileri denir. Kıyı çizgisi, izohips ile izobat eğrilerinin başlangıç çizgisidir.

Özellikleri:
· İç içe kapalı eğrilerdir.
· En geniş izobat eğrisi derinliği en az olan yeri, en dar izobat eğrisi ise derinliği en fazla olan yeri gösterir.
· İzobatların sıklaştığı yerlerde eğim artarken, seyrekleştiği yerlerde eğim azalır.
· İzobat eğrileri arası, kıyıdan derinlere doğru açık maviden koyu maviye doğru renklendirilir.

İZOHİPS HARİTALARINDA BAZI YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN GÖSTERİLMESİ

1. Boyun
Tepe ve sırtlar arasında nispeten alçakta kalan düzlüklerdir.

2. Vadi
İzohipslerin zirveye doğru “ Ù ” şeklinde girinti yaptıkları yerlerdir. Vadi yamacının eğimine göre “ Ù ” şeklindeki girintinin biçimi de değişir. “ Ù ” nin açık ağzı suyun akış yönünü, kapalı kısmı kaynak yönünü gösterir.

3. Sırt
İki yamacın birleştiği, su bölümü çizgisinin geçtiği sınırdır.

4. Çanak (Kapalı Çukur)
Çevresine göre yükseltisi az olan sahalardır. Çanakların kolaylıkla tanınabilmesi için, eğim yönünde merkezi gösteren bir ok işareti konur.

5. Kıyı Çizgisi
Deniz seviyesini gösteren sıfır metre eğrisidir.

6. Delta
Akarsuların denize döküldükleri yerlerde denize doğru uzanan, üçgen şeklindeki çıkıntılardır.

HARİTALARDAN YARARLANMA
1. İzohips haritalarından profil çıkarma
Yeryüzü şekillerinin yandan görünüşüne (kesitine) profil denir. Profil şu şekilde çıkarılır:
· Profili çıkarılacak olan noktaların arasına bir doğru çizilir.
· Bu doğrunun kestiği izohipslerin yükselti değerleri, alt kısma çizilecek yükselti ölçeği ile kesiştirilir.
· Kesişen noktalar birleştirildiğinde profil çıkarılmış olur.
Şu üç özellik kontrol edilerek profil bulunabilir. a)Tepe sayısı b) Eğim c) Yükselti

2. İzobat haritalarından profil çıkarma
İzobat haritalarından profil çıkarma işleminde, aynen izohips haritalarından profil çıkarılırken izlenen yollar uygulanır.

3.Yükselti Bulma
İki izohips arasındaki yükselti farkı dikkate alınarak, yükseltisi bilinen yerden başlamak üzere izohipsleri sayarak, istenilen noktanın yükseltisi bulunabilir. İzohips aralığı sayısının, iki izohips arası yükselti farkına çarpımı, toplam yükseltiyi verir.

4. Yön bulma
Haritalar genellikle kuzey - güney istikametinde çizilirler. Bundan yararlanarak yön tayin edilebilir.
Ayrıca paralel ve meridyenlerden de yararlanılabilir. Bunun yanında harita üzerindeki yön okları da bize bu konuda bilgi verir.

5. Eğim bulma
Haritalardan yararlanarak, herhangi bir arazinin eğimi ölçülebilir. Herhangi iki noktanın yükselti farkının, yine aynı iki nokta arasındaki yatay mesafeye oranına eğim denir.
· Yatay mesafe arttıkça, eğim azalır,
· Yatay mesafe azaldıkça, eğim artar.
Eğim şu formülle bulunur:

h = Yükselti farkı
L = İki nokta arasındaki yatay uzaklık.

 

 
  Kemal'in Dünyası  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol